7 Eylül 2012

ÜÇ NOKTA

Nasıl da ıssız bir cuma sabahı. Karadenizi bi sis kaplamış ki; sabah huzurum, evlenilecek kadın tadında ki deniz şimdi yok. Bir de yalnızlığım, kahrolası...

Yeni hikayeler yazılmalı bu sabah ya da bi sabah. Olmadı eski hikayeleri okumalı, hatırlamalı, hatırlatmalı mı?

Bugünlerde yaşadığım en güzel şey belki de; yaşlı teyze ve poşetini kapı koluna astığı koca bir kavanoz incir reçeli. Rahatsız etmeden, sessiz sedasız iyilik yapmak, birilerini önemsemek de bu olmalı. Anne sevgisi gibi; karşılıksız, kavgasız, gürültüsüz, ayrılma korkusu olmadan. Ne güzeldir değil mi her şeyinle sevilmek ve bu sevgiden emin olmak. Sabah sabah...

Ne kadar ıssız bir cuma ve sol yanımda ( bu söylemi de hiç sevemedim ) hafiften bir sızı, bana insan olduğumu hatırlatan. Ben en çok bundan severim kalbimi, kim bilir...

Yeni şeyler ararım ya da sığınacak bi hayat da, ondan durmadan satır başı yaparım. sonuç mu?  bir saniye satır başı yapmalıyım...  

Bir söz bitişi gibi, son buldu sevişler ( TIK )

cem ben, üç nokta ( ... )