31 Aralık 2012

ON KIRMIZI DON

Bu noel sabahında sizlere söz ve müziği Sezen Aksu' ya ait olan (ŞU) şarkıyı dinlemenizi tavsiye ediyorum.  Grubun solisti Mithatcan Özer, kendisi Sezen Aksu' nun oğlu olur. Yalnız Sezen manyaaa olduğum için demiyorum şarkı pek güzel, özellikle sözlere dikkat.

Yeni bir yıla nasıl başlarsan öyle gidermiş, peh...   Oysa ben 2012' ye bu göbekle başlamamıştım misal ya da bu kafayla, sonra beyaz saç sayım daha azdı, ben daha azdım :)))  hem bu kadar yakışıklı da değildim, gün geçtikçe daha yakışıklı oluyorum ben, aklım da başımdan çıkıyor sanki. Aptallaşıyor muyum lan ben? Parfümümü de değiştirdim ayrıca, şimdi kokusu burnuma gelince yazayım eksik kalmasın dedim de, hani yeni yıla nasıl başlarsam öyle gidecektim, ben yeni yıla bu parfümle de başlamamıştım. Sonra yeni yılın ilk günleri saçlarım daha sıktı, gözlerim daha güzel, kirpiklerim daha Türkan Şoray kirpiğiydi. Dudaklarım daha dolgun, boynum daha dik, kollarım daha az kaslıydı :)) Yalaannnnn, yeni yıla başladığın gibi gittiğin şeysi koca bir yalaannnn nalaannn, de get nalannn ya da oofff aman nalann. Öyle biri vardı bi ara değil mi?

hoooooouuuffffffff, güzel bi şarkı söyleyin de dinleyeyim yaaaa. Bak popüler şarkılar söylemeyin kızarım, küserim bi daha da konuşmam. Bu konuda en istikrarlı seçimler Ebru' nun blogunda.  

Kulağım ağrıyor sanki, du bi durup dinleyeyim ağrıyor mu gerçekten? evet, ağrıyor ya işte.

Ben bu akşam düzenlediğim noel partisinde yalnız takılmayı düşünüyorum, tek davetiye bastırdım ve onu da kendime verdim çünkü. İsteyen olursa buyursun diyeceğim ama cıksss, yalnız kutlayacağım ben yeni yılı....

Bi yıla nasıl başlarsan öyle mi giderdi, hastiiiirrrrr...

cem ben, noel glmiş neyime anam anam garibem.

(MUTLU YILLARR GENÇLİK )

29 Aralık 2012

MAŞALLAH

Bak o zor bi soru, öyle bi hamlede cevap verilecek kadar sıradan da değil. Bir de her -de ya da -da eki ayrı yazılmaz.  Kel alaka cınım.

Cumartesi akşamı ve şehvetin doruğuna çıkmış ve dahi sevişmeyi ticari bir amaç için yapan bi fahişe...... hebele hubele...

Ellerim, ayaklarım, ayakta öhüm öhüm... Böyle tekerlemimsi söylemlerimiz vardı gençliğimizin bi evresinde.

amaaaaaaaaaaaaaaaaaannnn, dibine vurmuşum dünyanın, 2013 gelsinde kapı aralığında kendisiyle sevişsem diye beklemedeyim. Benimsin 2013, evinin 2013 üsün artık...

hadi ben çerez eşliğinde kahve olayına gireceğim 2012 yılının son gününe dek, o gün kahve de bi değişiklik yapabilirim sadece, çereze devam.

foto ekleyeceğim var mı arkadaş. Yok mu, itiraz eden yok mu?

eklemiyorum o zaman, işin içinde inatlaşma yoksa kalsın.

hadi eyvallah ki ben cem, gereksiz bi adam değil elbette, koca bi altın külçe kadar kıymetli en az, maşallah.


28 Aralık 2012

YIKIL KARŞIMDAN

Şiir yazdım ben kuytu bi köşede; okumam, okutmam. Kafamı sallıyorum klavye başında bi piyanist ya da Arif Sağ gibi. Çok....  çokk  çoookkk...

Ben kimim?

Parmaklarımm, biri parmaklarımı hapsetsin, biri kalbimi hapsetsin, biri aklımı hapsetsin, biri beni hapsetsin soyut bir hapishaneye. Biri gözlerime baksın, anlasın, tanısın, elini uzatsın, yardım etsin, sormasın, sorgulamasın.

Elimde bi Cuma var; parça pincik, çer çöp ya da...

Huzur var, huzur mu o?

hoooooooooooooooooooooffffffffffffffffffffffffffffff .. bu offf tan daha etkilidir kanımca, "h" harfi orda pekiştirme görevi görüyor, aaağğğğşam olsa da eve gitsek in pekiştirmesi o :)

"Yavrum o nasıl bi uyku hali, 10:30 da uykuya daldın ve 7 de kalktın hala ne uykusu. Tamam gece 3-4 kez uyanmış olabilirsin fekat yeter da, yeter. boşal da semerini uyu, yuh" bu cümlenin ya da cümlelerin tırnak içine alınma sebebi yazıdan bağımsız olmasıdır. Bu edebiyat dünyasını sarsacak nitelikte, kaliteli başyapıt adayı yazıda ancak tırnak içinde anlatılabilirdi o cümle, parantez hatta köşeli parantez de olabilir. Bilmem olmayadabilir. bu olmayadabilir nasıl yazılır ki; olmaya da bilir olabilir mi?

Bak evladım, dua ettin ve parmaklarını hapsetti biri soyut bi hapishaneye. Laf olsun torba dolsun seninki evladım, soyut hapishaneni aç kurtlar bassın emi...

yıkıl karşımdan...

cem ben, kan grubum 0Rh(+), boyum 174-175 civarı, kilom 67-68 di en son, ama göbek yapmış olabilirim. Sonra kahve tonlarında saçım (arada bir kaç beyazıyla ) ve aynı tonda gözlerim var. Bronzlaşsa çok çekici olabilecek bi de cilde sahibim ahahahahaha, eşekler kovalasın beni :)

27 Aralık 2012

ÇEKİLİŞ HAYALCİSİ

Ben bi çekiliş yapacağım. İsimlerinizi yazıp, kırmızı kadifeden yapılmış bir keseye atarım herhalde. Ödül olarak bi boşluk verebilirim, bi es belki, yalnızlık da olabilir, seçersiniz artık. Benden başka bi ödül çıkmaz.

Yapmayın bunu, çekiliş yapıp parfüm dağıtmayın misal ya da ruj, o, bu vs.  ya da yapın banane, her haltın doğrusunu bilen ben miyim ki hiç bi haltım doğru değil falaaaannn fişmekann.

İçimden kahverengi resimler geçiyor, insanları insan gibi değil, daha çok efkarlı dağları misal. Ve ben onları kağıda dökmek istiyorum da olmuyor, yazamıyorum. Sonra "yazamıyorum" dedikçe sıradanlaşıyor bütün cümleler ve dahi bütün cümleleri katarak kurduğum aşağılayıcı söylemler. Hava kaçıran bi balon gibi zaman, patlağını bulamıyorum.

Sabah ŞU şarkıyı açmasaydım, bugün aciz olmayacak(tı) söylemler. Anlaşılmaz bi paragraf, olmadı şiiri anımsatan iki mısra belki ya da susardım, yazmazdım.  Oh ne büyük eksiklik dünya için!..

ya da ben o şarkıyı hiç dinlememiş gibi davranayım, en azından burada.

Olmadı, istediğim gibi olmadı, istediğim kadar acıtmadı. Şiir olsaydı, O. Veli olsaydı, sabah sabah ağlasaydı biraz daha şarkılar, daha az konuşsaydı...

ya da sadece baksaydı...

cem ben, çekiliş hayalcisi.

26 Aralık 2012

RÜYA DEĞİL

Şu takıldığın yerden bi kurtarabilsen kendini... 

Bi hafta yetmedi, aynı saydam duvardan atlayıp birbirinden bağımsız yeni hayatlara dalmaya devam etmeliydi. Bak bak yine üşüşüyor üstüme düşünceler ve içten içe titriyorummm. Oysa sıcak ve hatta terliyorum hafiften ama titriyorum.

Daire şeklinde bi oka basıp duruyor aklım; yeniliyorum sayfayı.. yeniliyorum yeniliyorum, yenik bi aklın kölesi oluyorum. Heyhattt, çek al silüetini gözlerimden ve dahi aslına da çekti aklım siktiri, pardon s.kt.r...  

Üşüşüyorlarrr, üstüme üstüme geliyor hayallerim, gözlerim kapanıyor da uyuyamıyorum. Rüyalarım tekrar, rüyalarım esas duruş, rüyalarım kan, kaçak, eksik, yalnız, yitik, bi....

Yeni kaldırımlarım var çıkmaz sokaklarda, bağdaş kurup tarihine kuruluyorum. Ağzımda duman, elimde sigara yok, üşüyorum, montumu çıkartıp biraz daha üşümeyi seçiyorum.


Şehirlerrr çalıyor kapımı, gri yeşil mavi şehirler ve en çok karadeniz sarılıyorum, yeşilini öpüyorum, mavisine dalıyorum. Rüya değil,
rüya değil. rüyalarım kaçak, rüyalarım kayıp, rüyalarım....

Gelip geçemeyenler var karşımda. Bakıp kalanlar, durup gitmeyenler...

Sesim var, sesim yok
gece
alabildiğine gece zaman ve zaman yalancı, riyakar, fahişe....

cem ben, küfürbaz

25 Aralık 2012

DAHASI YOK

"Günaydın" dedim bu sabah rüzgara, hem de nasıl bi rüzgar ve günaydınlar artık karanlık. Biraz daha ağardığında gördüm pembe bulutları, "ah yanaşıp nasıl sevişilir deniz üstü pembesiyle" dedi şeytan. Oysa vahşi cinsellikten bağımsız, şefkatli bi söylemdi bu, huzur gibiydi daha çok. Montumdan kurtuldum ve ceketimi, ve kravatımı, ve saçlarımı savuruyordu rüzgar. Kollarımı açsam yeni doğan güneşe doğru, Hollywood filminden bi sahne çalmış kadar utanabilirdim, bu aşikar. Ah yeşilçammm...

Sonra olmayacak bi şarkı çalıyordu, az önce değdi kulağıma. Ben o şarkıdaki sözleri bi zaman öncede bırakmıştım oysa.  Kaldı ki, bazı hayallerde ki asıl kahramanlar, gerçeğin farkında değiller gibi asla. Öyledir, ötesi yan yana olurdu  bazı bedenler bu da aşikar..

Son zamanlarda daha az resim çekiyorum. Dost sohbeti ya da oturup o manzarayı seyretmenin daha keyifli olduğunu düşünür oldum ya da yaşlanıyorum, ki 35' e ne kaldı...

"Sadece yazmak için yazıyorum" gibi bi hissiyatın içindeyim şuan. Şu satıra kadar yazdıklarım, bi çöp bidonuna sıkıştırılmış sebze meyve artığı gibi. Kağıt gibi değil, poşet gibi de değil, belki biraz ölü hayvan leşi ama daha çok sebze meyve artığı. 

Dün gün boyu sadece ilaç için su içtiğimi fark ettim ki, çok severim su içmeyi. 

Dahası yok....

Cem ben, bi sakinliğin ortasında.

24 Aralık 2012

HADİ HOPPA

Şimdi o güneşe aldırmamak lazım, zaten o yüzden giyindim diz üst montumu. Sonra izin dönüşü memur Kemal Sunal ya da İlyas Salman kıvamında takılıyor olabilirim, ki ben koskocaaaaaa..... zzzzttttt

Gelene çikolata ikram ettiğim de doğrudur, ıslatmak gerekiyor ya, çikolatayla ıslatalım dedik icabında. Buyrun, bademli, isterseniz...

Ezanı şerifin kıraat olunduğu, bu esnada benim harıl and the harıl çalıştığım da doğrudur. Suçumu kabullenmek gerek malum.

Yaz saati uygulamasının, dolayısıyla yazın aklıma düştüğü alakasız gelebilir elbet, lakin burdan bakınca dünyada alaka kuramadığım onca şey de benim dibimden ayrılmıyor, ona ne demeli. Hem durup durup motorlu taşıtlar vergisi ödediğime dair bi kazık var münasip bi yerimde.

Neresi mi?
..:))))

Ayrıca midem patlayacak gibi olmasa bi bardak kahve daha içebilirdim de, bu -yapabilirdim, -edebilirdim söylemleri direkt gaza getiriyor muhalif tarafımı; heyyy bana bi kahve please.

Pardon, sizden ricam isimsizlerin yorum yapmaması yönünde, çünkü isimsiz kahramanların varlığına inanmıyorum dostum. Tamam, istesem ben de yasaklayabilirim ama yasakçı zihniyet bünyeme zarar adamım...

Bi saniye ya ben de "çişim geldi" desem, önce taşlanıp sonra el üstünde tutulabilir miyim acaba?
ama gerçekten çok insani....   amaaann, neyse işte...

cem ben, hadi hoppa.

23 Aralık 2012

BELKİ

Gecenin bu vakti, uyumak yerine bi kahve yapıp, soğuğa aldırmadan seyrederek denizi, dumanını üfleyebilirim   gökyüzüne. Yanında Sezen de dinleyebilirim ya da bıktırmamak için rastgele bi şarkı açarım, belki...

Geceden bağımsız komşu edinirim, beş çayı tertipler, kahve ikram ederim, dedikodu yaparım belki...

Hatta annem kadar temizliğe adarım kendimi, sabahın körü çamaşır makinesini çalıştırırım, halıları silerim yaşlanana kadar, belki...

Ya da babam kadar, o kadar... belki...

Uzun yollara düşerim, çamura batarım, kirlenmek güzeldir demez annem, babam belki...

Gaza basarım en sert virajlarda, kaygan yolda biraz daha gaz, bariyerlere göz kırparım da arabaya kıyamam, belki..

Gecenin bi vakti, ben yine de Sezen dinlerim ki, vazgeçmek yakışmaz gövdeme. Sarı odalar iyidir ya da iyi midir? belki...

Ve dişlerimi fırçalarım en olmayacak zamanda da, kahvenin tadına yabancılaşırım, sonra hayatın tadına ve en son tatma hissiyatımı kaybederim de bi duyum azalır ne çare...

Sonra Sezen çalar, ben alır başımı giderim efeleri gibi, belki...

Ve yeni korkular yetiştiririm kış kıyamet; sera, sabit sıcaklık v.s.

(TIK)

cem ben, belki...

21 Aralık 2012

KAR YAĞIYOR HAYATA

Kar yağıyor batıdan Türkiye' ye. Fotoğrafını çekemiyorum dünyanın telefonum kıymetli. Ah ne aciz  ve dünyevi hayatlar, ah ne aciz ve dünyevi değerler, önemler, önemsenenler.

Kar yağıyor batıdan hayata. Toprak beyaz, ağaç beyaz, hayat beyaz, saçlarım biraz ve arabam (artık ) beyaz kardan bağımsız. Sezen çalıyor sabahın bi körü kuytu bi büfede ve kar yağıyor yollara, yüzlere, yüzsüzlere.  ve ben, ve sezen' le ve kapanıyor yollar, ah ne çare...

Aslında mutluymuş o, hayallerini kurduğu şeyden vazgeçip yeni bi hayale dalmış ve dahi sahip olmuş belki ama...  Bütün hayallerini o beyaz, o dört teker, o arabaya sığdırmış.

(Pardon, Sezen aksu - vazgeçtim- tekrar play...)

Sabah yolculuk vakti, sabah yine kar yağacakmış batıdan Türkiye' ye, sabah yine kar yağacakmış toprağa, yola, arabaya, hayata, hayallere...
Sabah belki de...

cem ben, görüşmek üzere...

17 Aralık 2012

YARADAN SADECE SEYREDİYOR DÜNYAYI

O insan değil; başı ağrımaz misal, pazartesileri bile sever, aşık olmaz, aşkı aramaz, çok yemez, çok içmez, sarhoş olmaz, çok gülmez, çok konuşmaz, sevmez, sevilmez...

O insan değil; kanatları çıkar ihtiyaç halinde, tavuk gibi değil görsen nasıl uçar pır pır, yok biraz daha ciddi ve asil bi uçuş bu, pır pır değil. Sonra gözleri parlamaz denizi görünce ya da...

O insan değil, kalbi sadece kan pompalar ki kanı var mı muamma. Özlemez, özgürleşmez, tutulmaz, bırakılmaz vs

En sevmediği ortamdan giderken bile üzülen insanlar da var bilir misin?
Hayatını renklendirmeye çalışırken acı çeken, sebepsiz yere başı ağrıyan, durmadan mutsuzluğa itilen, durmadan itilen, durmadan....

itilen, aciz, acılı...

Yaradanını sadece seyrettiği, sadece seyrettiği ve belkide huzur içinde yuvarlanıp farkına varamayan, itilen, acizz...

O fazla insan, kul, aciz kul, sadık, çok sadık ki dünya acımasız...

Cumaya meyletmiş bi pazartesiden bile memnun olamayan, bi noktada takılıp kalan ve noktasını elinden alanlarr, alan, yaradan...   seyrediyor yaradan dünyayı...

Bu şehrin en işlek caddesinin arabalarına aldırmadan kaldırımından yola çıkıp, ağlayarak, koşarak, yağmura, denize koşarak pazartesiye küfretmek var, sana bana ona dünyaya küfretmek var, her şeyi var ama neyin olmadığını bilmeden olmayana küfretmek, koşmak yağmura karışarak koşmak, küfrederek, yüksek sesle, soyunarak, ağlayarak ve olduğu yere yığılarak koşmak...

yaradan sadece seyrediyor dünyayı, bu sınavda da başarısız o, robot değil o, insan değil o, başarısız, aciz, sıradanlaşamayan kahrolası...

cem ben, seyirlik adam.


16 Aralık 2012

:)

Pazar gününün özellikle akşam saatlerini imha edebiliriz. Hani böyle bir yöntem olsa ya da bi şans verilse günlerden yana, bunu yapardım, yapabilirdim yani...

Neyse ki bu hafta pazartesi çalışıp izne ayrılacağımdan biraz daha iyi olmalıyım. Salı yolculuk vakti, hayatımda bazı değişiklikler yapıp cuma dönüş vakti vs. 

Kendimle ilgili haftalık bilgileri verdikten sonra...

ooff sıkıldım, yazmayacim :)

iyi pazarlar deyip, kaçayım...

cem ben, böyle bir yazı yazılmadı varsayın çünkü ben ısrarla yayınla tuşuna basacağım.

YENİ BİR ŞEY OLMALI

tv/radio
radio
sonra ayağa kalkıp, klavyenin tozunu alıp;

yeni şiirler yazacağım ,
ki ''şiir'' deme şairlere ayıp
duygusuna bak sade
ya da gece karanlığında oku
ya da okuma, çek git cümlelerden.

Şimdi moda bi Orhan Gencebay şarkısı dinlemek, hatta daha ötesi; söylemek. Ülke sınırları içinde yaşayan şahs-ı muhteremlerin bünyesine ister istemez işleyen arabesk de kültürdenmiş, kaçma, ki zaten kaçamazsın...

buyrun o zaman; bir dilenciyim, geleceğini bilmeyen v.s.

Hafif bi bademcik ağrısı, soğuğa rağmen terleyebilen bi bünye, gece hüznü... biraz daha aç sesini, biraz daha ve rastgele cümleler savur ulu orta; çıplak, porno.

Hatta harflere ayır, kahrolası keman sesi eşliğinde küfürleri... 

Bir de türküler var ki artık sadece anadolu kokmayan, daha çok acı kokan, hayat kokan. Sonra sezen-Zülfü ikilisinden tercih ederim ben ''sürgün'' şarkısını ve hatta dinlerim şimdi, ahh eski zamanlar...

Yeni bir şeyler olmalı hayatta, amerika kıtasının keşfinden çok daha sıradan, şahsi. Kıyıda köşede kalmış yeni bir şeyler olmalı, kapı çalmalı misal ve güneş doğmalı ansızın, kana kana huzur içmeli ya da biraz daha sıradan, daha sıradan, sıradan...

Aslında bakma durgunluğa sen, bünyeme en çok alkol yakışır cumartesileri de kaç cumartesi oldu bütünleşmeyeli anason kokusuyla kim bilir..

ama

Yeni bir şeyler olmalı hayatta kahrolası, belki de en çok bundan yana kederim

cem ben

15 Aralık 2012

SESSİZLİK


Gece şehri kan bürümüş,
sokaklar oluk oluk kırmızı.
Yalnızlık şişenin dibinde;
aç, sefil, harap...

Kimse yok mu?
Yok mu kimse?
Kimse .....
.........

yok.

Sessizlik var şimdi,

duyuyor musun?


cem ben, sakin bir cumarteside

14 Aralık 2012

KAYIP

Telaşla;

Saat kaç, bugün günlerden ne, tarih neydi tam olarak, burası neresi?

ah başımmmm...
ve hayat...

Bir de yakındır yolculuk vakti.
ve belki bi mola...

afedersiniz, siz çirkin olan;
benim adım ne?

... ben, kayıp 


13 Aralık 2012

BU ŞARKI ÇALMASAYDI...

Bu şarkı çalmasaydı sabahın bi körü; lacivert deniz ve gökyüzüne bakıp, mis gibi havayı içime çekip, yüzüme düşen yağmur damlalarıyla huzuru bulabilirdim.

ya da

bu şarkı, hayalinle yaptığım bi son sevişme sonrası çalsaydı, belki de ilk öpüşme ya da...

Günlerden bugün olmasaydı, aylardan bu ay, yıllardan bu yıl ve ben bu şarkıda olmasaydım; karadeniz' in dağları yeşerirdi yine kışa inat, bi marul bahçesi gibi, bi huzur gibi, bi sen gibi...

Bu şarkı çalmasaydı sabahın bi körü, tenin aklıma düşmeseydi sonra ve biraz daha sıcak olsaydı yatak; bulutların arasından güneş ışıkları çıkardı ve deniz altın suyu gibi parlardı yüzüme yüzüme...

adını ezberledim,
yaşını ezberledim,
tadını ezberledim,
ve bu şarkı çalmasaydı, günlerden bugün, aylardan bu ay olmasaydı unutmuştum...

Bu şarkı; muamma...

cem ben, onların yanlış bildiği bi doğrusu var.

12 Aralık 2012

BİZ DURMADAN ....

Abe alasın şu güzel kıza bi gül (ŞU yazıdan esinlenilmiştir, esin esin hemi de :))

Vallahi o başlığın yazının devamıyla alakası yok, hatta yazının devamı var mı varsa devamında ne var onu da bilmiyorum ağbey. :)) "Günlerden çarşamba" diyebilirim mesela. Kemal sunal' ın bi filminde, günlere bahaneler bulup, adamcağıza vermeyen kızcağız gibi.. elini evladım, elini vermeyen :))  Ki kendileri çarşambayı çarşafa dolayarak mevzuya çözüm bulmuş ve günü kurtarmıştı. Ahhh eski zamanlar, ki bu ahh ile başlayan bütün cümleleri şahane acılı yazılara çevirebilen potansiyelim de mevcuttur bilirsiniz, ama yapmayacağım, o ahhhh' ın gazına gelmeyeceğim, gelen amerikan futbol topu olsun. Peşinde bi dolu goril gibi herif, hatta bazen üstünde...

Çaktırmadan +18' lik bir yazı olmuyor bu değil mi? 

Gayet nesnel, kinayeye hafif dokunarak yazıyorum ve edepli sonuçlar çıksın diye uğraşıyorum ama... Bugün aklım bi direk etrafında striptiz yapıyor olabilir, öyle bi durum var gibi. E haliyle aklımdan çıkan her bi kıyafet kelimelerime yansıyor ya da yansıyabilir. Ben çözemedim yansıyor muuu, yansımıyor muuu...

Allahımmmm, bana bugün neler oluyor. Sabahın bi körü, hala Zerrin Özer' in avaz avaz bağırdığı arabadan son anda kontağı kapatıp inen ve martı sesleriyle kendine gelen bi aklın kelimelere yansıması mı bu? yok yahu, uyandığımda direk inşaası tamamlanmış, aklım pazen pijamasıyla hafiften direğin etrafında dönmeye başlamıştı bile. İlginç...

Yalnız o martı olayını ve sabah manzarasını biraz daha açmak isterim, hatta fotoğraflamak isterim, pardon o fotoğrafı buraya eklemek isterim ama cıksss, instagram takipçilerime öncelik tanıyacağım, sizi ikinci plana attım(şaka şaka, severim sizleri :))). Ha onu diyordum, denizin ortasında küçük bi dağcık ve üstünde bi dolu martı düşünün. Etrafta lacivert bulutlar ve denizin bi kısmına yansıyan gün ışığı...Tam güneş ışığı değil, bi parlaklık sadece veeee martı seslerii.... vuhuuuuuu  ...  


Bir de, insan her şeye rağmen yaşıyor biliyor musunuz?
Bütün yalnızlığına, bedbaht saydığı hayata, kahrettiği her şeye rağmen yaşıyor. Bu güzel gibi (mi?)..

cem ben, az kaldı 35' inden gün almasına, alakasızzz

11 Aralık 2012

GİBİ

Şehrin üstünde siyah bi bulut,
yağmur
rüzgar
gürültü...

Bi uykusuzluk hali; can gitmiş gibi canan susmuş gibi..
Geceden kalma, ince bi ruh gibi
aşk gibi
aşık gibi

Şehrin üstünde siyah bi bulut,
şehir yok gibi
şehirsiz gibi...

karanlık gibi,
kara kış gibi,
kara deniz gibi;
sesim...


cem

10 Aralık 2012

KAKTÜS ÇİÇEĞİM BENİM

Şimdi boşa aldım hayatı, yol verin frenlerim de tutmuyor. Baş aşağı, kıç aşağı kol aşağı velhasıl teker gibi yuvarlana yuvarlana iniyoruuuuuuuuummmmmm;
düzlüğe, 
dinginliği,
kargaşaya,
karmaşaya....

Gözlerimde sonradan eklenen siyah bir bandaj, gazetelerde ayıp işler yapanlara çekilenlerden, de benim ayıbım başka. Boşalan fren, boştaki araba, teker, yuvarlak, toooooooooooopppp, futboll, ki hiç sevmem...

Kaktüsüm kurudu ve artık yeni bi kaktüs çiçeğim var, ki çiçeği sahte, bana da bu yaraşır gibi. Bir de sıfır araba kampanyalarından haberim var, o kadar...

Hayatın size sunduklarını sıfır araba kampanyalarında harcayacak kadar bedbaht, biçare, şuursuz musun kuzum?
-evet

Ayrıca hayat bana sunduklarını rulo yapıp cebine soksun, zamanla güzel olduğunu bile fark edecektir bu durumun, demedi demesin, hayat tecrübesi....
hayat yani, o biiirrrr s..t.k...
stok o, hayat yani stoklar toplamı babında :))

Sabahtan beri bi şarkı arıyorum güne yaraşır. Gün mü;  
gün batımını fotoğrafladığının ertesi günü kanepeye yapışıp kalmış bir bedenin olabildiği ruh halindeyim. Sadece çay içtim kahvaltı sonrası, kahve içmedim misal. 

Bu cümlelerin içini biraz daha boşaltmalıyım, hala ucuz ve saçma anlamlar taşıyorlar bünyelerinde. Evet evet anlamsız cümlelerim olmalı benim. Bir de köpek alsam şu küçüklerinden, gece çok havlar mı acaba? Neyse bizim bazı komşulardan daha az rahatsız edeceğine eminim :))

manevi anlamda kendine bakamayan bi zavallının bi köpeğe bakabilmesi olası mıdır?
-hayır.

o zaman cem ben, günlerden de güz mevsim de sepya vs. Buldum mu şarkıyı acaba?

9 Aralık 2012

AŞK OLMADAN HİÇ Mİ?..

Hepsi üstüste yığılıyor, hepsi hayatımdan geçip aynı yerde yığılıp kalıyorlar, üstüste ve yeni bir hayal oluşturuyor bedenini;
ki şekilsiz, 
ki imkansız,
ki karışık...

Yol geçen hanına dönmeden bu beden ya da dönmeyecek bu beden ya da hiç olmadı, aşk olmadan ötesi hiç olmadı, aşk olmadan ötesi olmadı
 MI?

SONRASI 
pardon küçük harfle
sonrası
....
..
.

Bi saçmalık denizi varmış gönlümün ortasında, 
pardon yanılmış(ım) aklımdaymış o deniz
parmak ucumda
kulak mememde
sol göğüs ucumda
diz kapağımda
ya da
ayıp bi uzvuma saklanmış saçmalığım.
tüm vücudu etkileyen bademcik iltihabı gibi..
tam da öyle gibi

Hepsi hayatımdan geçip, aynı uçurumda üstüste yığılıp kalıyorlar da;
aşk olmadan hiç mi?..

cem ben, saçmalığı bünyesinde olağanlaştıran adam

7 Aralık 2012

SİYAH ÖNLÜK

Benim siyah bir önlüğüm var. 
Sivil kıyafetim bu; siyah bi önlük .... 
Okullarda serbestmiş kıyafet, 
benim hala siyah bi önlüğüm var, yakasız...


cem

6 Aralık 2012

HOOOOĞUUUUFFFFF

Kısık ve titrek sesle, biraz da kekeleyerek;
"Güüü nayy dınnnn"  
Akşam oynanan futbol maçından bihaber, malum bi şarkı eşliğinde ve küfrederek, ve 
" güü naaayy dıııınnnn"

Gürültü var bütün mekanlarda; gök gürültüsü (mü?)
yağmur (mu) o (?)  
yalnız ( mı ) o (?) 
yalnızlığın sesi (mi) o (?)

hiişşş, parantez dışına al beni
ya da
yok ol, hiç ol, defol(u) dünya.
................
........................

Bak yine, parmaklarını hissetmiyor(muş) yoldan geçen bi adam. Klavye bulup rastgele yazası varmış yine. Bana diyor, nedense?

hooooğuuuuffffffff. ve benzeri bıkkınlık sesleri çıkartabilmeli yazılar. 

Emre Aydın' da dinlenir bütün ergen hayranlarına rağmen. Ki ergen söylemi ne kadar iticidir, bilirsin de dönemin şuursuzluğundan kaynaklı bu ötekileştirme. Aklı ve mantığı oturmadan, rastgele ve bilinçsiz bi hayranlık. Sahneye acayip şeyler fırlatan ve şuursuzca ağlayan ve korumaların kollarında bayılan vs. 

ve;
şu "ve" bağlacını defedin hayatımdan, alınmasın diye söyleyemiyorum ben kendisine, defol git der misiniz bi zahmet.

Perşembe perişanlıkmış....

cem ben, hooooğuuufffff lamak istiyorum

5 Aralık 2012

YAZIYOR YAZIYOR ÇARŞAMBANIN ÖLÜMÜNÜ YAZIYOR

Fırtınalı bi havada, tek ayağımın üzerinde, kollarım iki yana açılmış ve hafif çapraz bi pozisyonda cümleler kuruyorum diye düşün. Hadi biraz da soğuk olsun, hatta çok soğuk olsun ve dişlerim birbirine vursun. Rüzgarın sesinden ve durumumdan benim söylemeye çalıştığımı ne sen anla ne de ben anlayım. Uzun lafın sopası; müsaadenizle saçmalayayım :)

feed    popular    my photos.. bızzttt

Karadeniz coştu mevsim itibariyle, dalgasına yandığım denizin dalgalı halini fotoğraflayabilmek adına sabahın bi körü, üstelik bu rüzgarda deniz kenarına attım kendimi. Deniz kenarı deyince bi plaj gelmesin aklınıza, bildiğin dağlık kayalık bir yer. Yarabbii.....

Ya kime ne bundan, benden. Bu = ben hatta. BU' laştırmalıyım kendimi,. "BU' laşıp hayata bulaşmalıyım" ı yazmış olsam tamamen uysun diye yazmış olurdum, ama yazmadım, siz de okumadınız. varsa okuyan bir adım öne çıksın...

Dudaklarımı yediğimi söylemiş miydim ben size?
peki ya evcil acılarımla dünyaevine girdiğimi ya da evcil acılarımın bana ........   öhöm öhöm...

Biri Çarşambanın ayağına bi ağırlık takıp çarşafa dolayıp dalgalı bi denize, yok okyanusa bıraksa ne büyük sevap işler. Salı ve perşembe de yan komşumuz göçtü gitti diye efkara gark edip, kendilerini intihar ederler. Böylece bi pazartesimiz kalır bi cumamız. İki günde iki yatardık, ne güzel...:))

Du bakalım 21 Aralığa sıkıştırırız onu da :))

Şarkı dinleyin, ben şarkı söylemeye başlamadan herhangi bi şarkı bulup play tuşuna basın, pişman olursunuz.

cem ben, bulaşık adam

4 Aralık 2012

SOYUT SARHOŞ

Otururum hayatın karşısına
bir iki kelam alırım parmak ucuma
ve sağa sola yalpalayarak yazarım, yal  pa la ya rakkk...

Şiirler geçer sarhoş dünyamdan, vesilesi belli Cemal Süreya şiirleri okurum ve tek "y" kullanan şairseverlere şükranlarımı sunarım hayallerimde.

ve şairin;

Durakta üç kişi:
adam, kadın ve çocuk...  diye devam eden fotoğrafını düşürürüm hayallerime, de nafile...

Yarı alkolik, tam sarhoş dilimle, yalpalayarak ya da heceleyerek ya da saçmalayarak yazarım kalbimdekileri.

Karanlığım var, saklı güneşim var, sevişilesi ayışığım var, hayallerim bile var
ve bilen bilir bütün hayallerimi becermek istiyorum
becerip adam gibi hayallerle, önsevişmeli, hatta süresi uzun...

Tökezleyerek düşürüyorum bütün anılarımı karanlık bi kaldırımda,
bedenimde sinsi bi duygu
bedenimde sinsi bi duygu
bedenimde sinsi bi korkaklık belki

yarı sarhoş ve şaşı gözlerle Cemal Süreya şiirleri okuyorum önce, başucu şairime ayıp olmasın diye Orhan Veli peşi sıra. Sabahın bi körü, bütün şairlere....
ve;

Adam hüzünlü
....
Kadın güzel
...
çocuk.../cemal süreya - fotoğraf şiirinden alıntıdır. 

cem ben, soyut sarhoş. 

3 Aralık 2012

YENİ Bİ...

Şimdi ben bi şehir çiziyorum. Kuşbakışı önce, karayolları haritası gibi ya da coğrafi bir başka harita. Sonra yere inip caddelerini, sokaklarını çiziyorum 3 boyutlu, ışıklı dükkanlar büyük alışveriş merkezleri konduruyorum yerli yerine. İnsanlar çiziyorum yere bakan, hızla yürüyen, karşıya bakan ama birbirine hiç bakmayan bakamayan. Altyapısını yapıyorum, elektrik, internet ve diğer bağlantı kablolarını çekiyorum ve aşkı sıkıştırıyorum internet kablolarının içine.

Ve evimi bitirip, bilgisayarımı çizip karşısına geçiyorum...

Şimdi bi şehir kurup içine koyuyorum kendimi, kablolarda arıyorum....
Bilirsin, bilir misin?
...............

Bak rastgele harfler dönüyor etrafımda. Klavyeyi parçalarcasına saçmalamak geçiyor içimden.
ve...
Ben bağlaçları çok severim misal. Söylemişimdir....

Anlamsız cümleler lazım bana, dünya üzerindeki dillerden arınmış saf, anlamsız ya da anlamın en derininde anlaşılmaz cümleler lazım bana. Bana benim dahi anlayamayacağım cümleler, hayatlar, kadınlar, erkekler, hayvanlar, çiçekler, böcekler lazım. Soyut bi şehir lazım bana, soyut bi hayat lazım bana..
Bana.........
kahrolası
....

Yeni bi şiir,
yeni bi öykü
yeni bi hayat
yeni bi....

İsyan gibi değil, boyun eğer gibi değil....

Beni anlamayın, gerçekten bir müddet anlaşılmaz olayım. 

cem

1 Aralık 2012

BU SEFER DE ANLAMAYIN BENİ

O zamanını kaybetmiş..
O zamanını, bi çıkmaz sokakta, bi çocuk parkında ya da kelimesiz bi cümlede...
O zamanını; süresiz rüyaların, soyut kahkahaların, somut kaldırımların kıyısında, ortasında, gülüşünde...
kaybetmiş

yeni resminde
martı sesinde
ve
..

Biraz kapatsak pencereyi
camları karartsak
insanları sustursak
ya da
...
.
ya da
Kıçımızı kaldırıp
hayatla barışsak
sarılsak, öpsek ve dahi sevişip çoluk çocuğa karışsak

ve
bi güzel kadın
ya da bi erkek bedeni
çıplak 
ve azgın bir hayalde;
hayat

ve ilahi bi takipmiş vicdan
sezen diyor.

cem ben, bu sefer de anlamayın beni