16 Mayıs 2014

GEÇMİŞ OLSUN

Sezen diyor ya, "ne yapsan olmuyor gözüm, terk etmiyor bizi hüzün" diye. Hani şarkıyı malum toplumsal bi olaya yormak, genellemek istiyor insan. Bütün şahsi problemlerinden ayrılıp, bütün hüznünü acısını toplumsal acılara adayabileceğimize inanmak istiyor insan, da;

Yine Küçük Ağa reytingde birinci oluyor, önceki haftadan hiç farksız bi izlenme oranıyla üstelik. Yine alışveriş merkezlerinde dolaşıyor insanlar, yine bi lay lay lom. Acımızı unutmaya meylediyoruz desem değil, kafa dağıtıyoruz desem değil, çocuklar zorla açtırdılar programı desem diğer bi ses ana-babasının yüzüne yüzüne "Bi çocuğa üzüntülü zamanlarda yasımızı tutmamız gerektiğini anlatamıyorsan, zaten o çocuktan bu ülkeye bi hayır gelmez" diyesi geliyor insanın...

Sonra facebook' u ya da instagramı açıyorsun, paylaşımlara bakıyorsun herkes yasta, aman ne ağıtlar ne edebiyatlar, e aynı profil sahibi 5 dakika sonra dudak büküp çektiği selfisini paylaşınca, acının insana ettikleridir bütün bunlar diye kendini ikna etmek istiyorsun da nafile. Bu kadar saflaştıramıyorsun bünyeyi

Velhasıl, 1980 sonrası başlayan, 1990 larda ayyuka çıkan egoizm, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı, duyarsızlık tavan yapmış bunu anlıyorsun; hepimiz için söylüyorum, en başta kendim için.

geçmiş olsun

cem ben

13 Mayıs 2014

HANİ BİZ BÜYÜMEDEN AZ EVVEL

Biz büyümeden az evvel, gökkuşağının rengi henüz düşmemişken merdivenlere ve kimse bilmezken...

neyi?

Bi nefes aralığı huzur da çalmışken kapıyı. Ne bileyim, gözünde çapak olmadan uyanmışsan , dolayısıyla ağlamadıysan geceden hani... ya da bitmeyecek sandığın bütün bitmesi gerekenler bi sonraki döneme ertelendiyse, promosyon gibi...

Ne bileyim?

Hani biz büyümeden az evvel, daha bilmeden aşkı, bütün kanıtları imhâ etmişken üstelik
ve tek tek, anıları somut nesnelere yükleyip imha etmemişken ve bütün yeşil eşofmanları kirletmemişken...

Kurumuş gül, 
üstüne sinmiş bi koku
ya da unutulmuş bi eşya
bitmemiş bi hikâye
yazılmamış bi hayat
günah
ayıp
patavatsız bi hayâl...

Öyle işte,
Hani biz büyümeden az evvel, Sezen' in şarkılarını anlamamışken... 

O kapı aralığı,
o köhne samanlık
o karanlık hayatlar
o yalnızlık
cevapsız sorular
sorular
sorular ....

Hani biz büyümeden az evvel zorla büyütülmüşken
uyutulmuşken
unutulmuşken

hani büyümüşken biz;
zorla, 
döve döve
..
.


cem ben...

6 Mayıs 2014

ESKİ HİKAYE

( Hz: Muhammed' in Hayatı/Martin LINGS, Ebubekir SİRACEDDİN ) 

Bi nefes darlığı sonrası, kitabın 56. sayfasında, bütün dünya ağırlığını hafifleten o cümleyle başladı hikâye. Çok zamandır yaşanan o boşluğu bi çırpıda doldurmuştu anlam ve kurulmuş bütün menfi cümleler bir bir kayboldu masa lambasının aydınlattığı odada. Bir zaman önceydi; bir gün, bir hafta, bir ay...

Hani karanlık ve dar yollarda gezinirken karar vermişti yeni bi hayat yaşamaya, karadenizin o hırçın dalgası, deniz kokusu ve bi dolu balıkçı kayığının gölgesinde;

gitmeli ve yeni özlemlerle süslenmeli hayat...

İşte o nefes darlığı sonrasında ve o kitabın 56. sayfasında bitti eski hikâye..

cem ben