15 Mayıs 2011

11 Mayıs 2011

Ve coğrafyasını özledi yüzünün

''Yüzünde toprağını sevmediğim coğrafyanın izi var. Kaşların güzel, gözlerin manalı, Yaradanın üflediği bi güzellik var belki de özünde ama yüzünde,  toprağını sevmediğim coğrafyanın izi var ve bakışların alabildiğine uzak''

İlk bakış, ilk bakışta gözlerine yüklenen anlamdı bu; korkutan, tedirgin eden. Buna rağmen başladı her şey. Bütün uzaklıkların kelimelerle üstünü örttü. Sağ yanına sakladı korkularını.

Ve gitti, kalıyor gibi gözüktü ama gitti.

Ve gece gibi şimdi dünya. Detayına saklanan bütün, maviden siyaha çalan hayatlar, güneşini örttü. Ve coğrafyasını özledi yüzünün...


gereksiz adam

8 Mayıs 2011

SENDEN KAÇTIKÇA...

Dönüp dolaşıp senin karanlığında buluyorum kendimi. Belki de sana hibe ettiğim kendi karanlığımda. Adını koyamıyorum portrenin, şekillerini netleştiremiyorum. Hepsi siyaha çalıyor, hepsi siyahın gölgesinde kalıyorlar. Sonra bir güneş doğsun diye başka mecralara akıtıyorum ruhumu. Sende bırakıyorum sözde karanlığımı. Ruhum aktıkça güneşe doğru, karanlığımdan uzaklaştıkça seni özlüyorum. Korkuyorum ve tersine akıtıyorum zamanı, sana dönüyorum, karanlığıma dönüyorum. Ve sil baştan başlıyor bu kısır döngü. Senden kaçtıkça sana geliyorum, sana geldikçe karanlığında kayboluyorum.

Elini uzatmanı bekliyorum ya da, karanlığımı aydınlatmanı. Susuyorsun, yeni karanlıklar gönderiyorsun. Ben hala bekliyorum, ben hala senin güneşini paylaşabilmek için bekliyorum.


gereksiz adam

2 Mayıs 2011

Yaz ortasında grip olmuş adam

Baharı hiç bu kadar ağır karşılayacağımı düşünmemiştim. Olağan " bahar depresyonu" çalacaktı kapımı, bekliyordum. Güneş açtıkça biraz daha kararacaktı dünyam. " Yaz ortasında grip olmuş adam" ruh hali belirecekti sonra. Her şey biraz daha büyüyecekti gözümde, akıl oyunları başrolu kapıp, yeni senaryolar üretecekti bugüne,geçmişe. Olmamış, olması muhtemel senaryolar yazacaktım, hep yalnız kalacaktım en sonunda, hep şüphe duyacaktım. Eve kapatacaktım kendimi, susacaktım ama sonra geçecekti, yine geçecekti.

Bu sefer öyle olmadı, yeni senaryolar ürettim, ürettiğim senaryolar kesindi şimdi aklımda. Artık şüphe duymaktan öteye geçtim. Her yer çok karanlık, arada uğrayan güneş uğramıyor ve yeni sinir nöbetleri başladı. Hiç ummadığım zamanlarda ağlama krizlerine tutulur oldum. Ömrümde bu kadar ağlamamışımdır...

Ve tedavi için çok şey denedim, eski-yeni bütün dostlarımı aradım, avazım çıktığı kadar yardım diledim. Ağladım, sızlandım. Gözümü kapattığımda bol eğlenceli, bol ışıklı caddeler ve havai fişek gösterileri hayal ettim. Bu hep iyi gelirdi bana ama yine olmadı. Hayatımdan en son çıkartmam gerekenleri çıkartmaya teşebbüs ettim, böylece acımı dallandırıp budaklandırarak kurtulacaktım ama olmadı, bu biraz daha ağır ruh hali olarak bana geri geldi.

Şimdi çok yorgunum, artık yeni tedaviler de üretemiyorum. Yeni bi hayat hep umut verirdi bana artık o da kar etmiyor. Hatta hayata ya da kendime dair hiçbir umudum kalmadı. Şimdi çok yoruldum, tarifi mümkün olmayan bir yorgunluk var üstümde, tarifi mümkün olmayan bir bıkkınlık.

Şimdi çok yoruldum ve bugün dünden biraz daha eksiğim...


gereksiz adam