10 Ekim 2012

NEDEN?

Bugün, son kez bakıp, arkasını dönüp gidecekti. Belki biraz da gidişini izleyebilirdi, hatta gözünden yaş akıtırdı, acısından ya da çabuk dönsün diye gidenin arkasından su döken geleneklerin hatırına da erkeğe yakışmazdı ağlamak. Erkeğe yakışmaz değil mi ağlamak?

Şimdi iki satırda her haltı dökerim buraya, neden yerle yeksan,  ağlamaklı, nalet bi adam olduğumu iki satırda anlatırım anlayana da...

Bazen gidin diyorum, bazen çekip gitsin herkes diyorum, bazen küfredesim geliyor her şeye, hayatın içindek her şeye, hiç ayrım yapmadan; dağa, taşa, kıra, bayıra, buluta ve en çok karadeniz' e yine. Bazen lanet olası bilgisayar ekranını parçalamak geliyor içimden, kelimeleri imha etmek, susmak durmadan susmak geliyor içimden, bazen kahrolası yalnızlığıma tecavüz etmek, dövmek, saçından sürüklemek, ağlamak, ağlamak, ağlamak...

Neden? diye başladı mı gün ya da hayat, o ilk aydığında, o yeşil eşofmana dikkatle baktığında, o yolun ucunda yeşil eşofmanıyla durana baktığında ve anladığında dönüşü olmayan bir yola girdiğini ve durup Neden? dediğinde başlıyor küfürlerin, ağız dolusu, kusana kadar, kahredene kadar küfredesin geliyor;

neden?  neden?  neden?
kahrolası dünya
ve kıyamet sen de kop kopacaksan

Dinle onu, tıkla ve dinle Umay' ı; yer gök dört duvar sağır diyor, iyi dinle onu yer gök dört duvar sağırr kahrolası bi sağırlık.

Oysa bu sabah uzunca bir süre susacaktım, uzun uzun susacaktım, bu sabah sadece susacaktım. On tuşuna basmayacaktım bilgisayarın, o adrese girmeyecektim, yolunu gözlemeyecektim hayatın, bir daha üye adımı yazmayacaktım google' a ve şifremi, denetlenmesi gereken yorumları denetlemeyecektim, yazmayacaktım, okumayacaktım, susacaktım, gülmeyecektim. O haltı da beceremedim, yazdım yine...

cem ben, neden?