Neyse efem, sabaha hazırlık akşam bu saatlerde başlıyor bende, nasıl mı?
Traş olmalıyım mesela ve traş olmayı hiç sevmiyorum. Üniversite yıllarında, bir nevi pejmurde adam imajıyla yaşamak gibi bi hayalim vardı, yok yok hayal değil bu tamamen bendim. Şöyle saçım sakalım karışsın birbirine, geç saatte kalkıp geç saatte yatabileceğim mesai saatlerim olsun, kravat v.s. zaten hiç kullanmayacağım aksesuarlar olarak kalsın hafsalamda v.s. Olmadı tabi, istediğim çok şeyin olmadığı gibi... Misal mimar olmayı isterdim bir zamanlar bak o da olmadı ama ucundan kıyısından yanaşabildim ya buna da şükür...
Traşı olduk mu?
Olduk, olduk ama suratım kan revan içinde kaldı çok zaman olduğu gibi. Çünkü sevmiyorum, çünkü traş olmak istemiyorum, çünkü traş olurken sinirimi suratımdan çıkartıyorum. Sonra traşla beraber yüzüm kuruyor, bi nemlendirici kullanma zorunluluğu doğuyor, e sonra da metroseksüel oluyorum, sonra Özcan Deniz geliyor aklıma, hepten kıl oluyorum.
Kremi sürdük mü?
Sürdük, sürdük ama kremin etkisiyle az önce kestiğim yerler tekrar başlıyor kanamaya, tekrar peçeteler yapıştırıyorum suratıma, sonra tekrar yıkıyorum, tekrar nemlendirici sürüyorum, tekrar Özcan Deniz, tekrar sinir ve hatta akın akın sinir, kamyon kamyon....
Sonra saat 12 oluyor, yatmam gerektiği geliyor aklıma, sonra tekrar sinir oluyorum, tekrar özcan.......:))
Birde sabahları uyanır uyanmaz meslekten, ama bi üst kademeden biri geliyor aklıma ( adını ve ünvanını açıklayamam, yasak kardeşim..:)) işte bu beni bitiren son darbe oluyor sabah adına. gel de çık o yataktan şimdi...
Birde ben şuna karar verdim, başladım mı sonu gelmiyor, gelemiyor konunun...
uyşşşşş, dıkkandım ha...
gereksiz adam