31 Ağustos 2009

ZAMANI TEMİZLEDİM BÜTÜN KİRİNDEN

Şimdi yeni bir başlangıç yapma vaktiymiş. Zamanı temizledim bütün kirinden, geriye zamansızlık kaldı. Sustum dedim ya, sabaha anladım ki susamamışım. Sonra iç sesim dedi bunu, '' Şimdi yeni bir başlangıç yapma vakti.'' Evet evet, kahrolası çok dönek çıktı. Uysam söylediğine, uygulasam peşi sıra ''olmadı, yanlış yaptın'' diyecekti eminim.

Zamanı temizledim ya bütün kirinden, yalan işte o.. önce haklı çıkarttım kendimi, sonra haksız çıkarttım, en son çıkmazda kaldım. İnsan ilişkileri bi garip vesselam. Benim doğrum on kişiden en fazla beşine dogru. Gerisine hikaye. Yani zamana bi halt edebildiğim yok. Hem ben temizlesem kalan beş kişi de kendince temizleyecek ve ortaya yine kirli bir zaman kalacak. Çıkmaz bir durum işte, herkes anlasın.

Kobay bir maymun gibiyiz hayatta biliyor musunuz? En azından ben kendi adıma öyleyim. Bekliyor birileri, ''bakalım bu ağırlık karşısında tavrı ne olacak'' büyük ihtimal tahlil edilip hallerimiz notta alınıyordur, '' hayret hala çıldırmadı, dayanıklı çıktı''

belki de..

'' bu ne diyor, ne var ki sırtında celalleniyor'' diyordur katip kim bilir! Yani bu katip yare çalışmıyor, kime çalıştığı muamma.. Truman Show var bilirsiniz, işte orda Jim Carrey' nin üstlendiği yükü biz üstlenmiş durumdayız. Nihayetinde sahte gökyüzünü yırtıp gerçek dünya saydığı alana açıldı ya o, yazık orası da gerçek değil bilmiyor, üstelik yırtıp geçebileceği bir gökyüzü de yok..

Ne demiştim başta.
Hımsss..
sonla alakalı olmayan birşeyler demiştim.. Çokta önemli değil. Benim başını sonunu edep ve huzur sınırında bağladığım yazılar, hayatlar kimsenin umrunda değil.. Bu da böyle karışık kalsın ortaya. Yazılanların ana fikrini çıkartma kabiliyeti olan çok insan var bu dünyada bilirim, bu yazılanlardan bi ana fikirde çıkmaz ya, isteyen bir denesin.

Zamanı temizlemiştim değil mi bütün kirinden, sonra kirlenmişti yine.. var mı itirazı olan yine temizliyorum, geriye zaman kalmıyor, bi ben kalıyorum bütün kirimle, onu kim temizleyecek.

Şimdi sabaha uyanacağım, gökyüzünde kuşlar cik cik.. belkide camın dibinde donma ihtimali olmayan bir kuş bulacağım.. Alacağım içeri, cik cik cik cik ötsün diye ve biliyorum pır pır ederken canlanacak ve ellerim bomboş kalacak. Tanıdık geldi değil mi? Banada...

Sabaha az kaldı, ben ipimi hazırladım. Ağustos' un ortasında camımda donma ihtimali olan bir kuş bekliyorum.. pır pır ederken canlansa bile uçamayacak, çünkü ipleri elimde (bak bak burdan hayata da çemkiriyor, daha dün yerle yeksan etmedi mi seni, daha dün susmadın mı feryat figan. Kırıp dizini otursana kıçının üstüne)...


gereksiz adam

30 Ağustos 2009

SUSTUM

Sustum şimdi. Zaten suskundum, hiç konuşmadım.

Ulvi saydığım bütün değer ya da değerler, ben sustum. söyleyin hayata ben sustum..

Bu kadar acizlikte fazla mı!

Evet çok fazla ama ben sustum.. İçime attım, attıkça sustum.

Lütfen,

lütfen sabaha huzurla uyanayım.

Söylemiştim değil mi?

Çok yoruldum....


gereksiz adam

EEEEEE

Eeeee..
Ne olmuş bir tenhada yalnızlığa vurulduysam.

Gecenin bir vakti,
ıssız sokakları seçip,
ona gittiysem..

Yüzüne bakmaya utanıp,
yüzsüzlüğe vurduysam.

Aşkın olmayan hallerini bulup,
oldurmaya çalıştıysam..

Eeeee..
Ne olmuş bir tenhada kendime vurulduysam.

Suç mu?

Açınız o zaman kapsız defteri
06. sayfasının
06. maddesine göre
katlimi vacipleştirin..

Eeee
Ne olmuş bir tenhada kendi yalnızlığıma vurulduysam.

Cezamı çekiyorum,
Ve yine
aynı sokakta,
kendi yalnızlığıma
aşkımı itiraf ediyorum...

Korktunuz mu?


gereksiz adam


29 Ağustos 2009

BAK KADERİN ETTİĞİNE!!

Sıradanlaştın. Bak karşıdan gidene, farkın kalmadı ondan. Boşuna debelenme körolası, kelimelerde köpeğin değil artık.

Al sana

al sana

alsana....

.nayırrrrrr....

yoooo, kurtulamazsın ezici söylemlerimden. vicdanın peşine düştü bi kere ondan da kaçamazsın, yazıkk... acıdım şimdi sana..

Fonda Orhan baba çalıyor, tam senlik.. sana kaderinin bir oyunu bu guzumm. debelen bakayım, orhan baba eşiliğinde kolbastı oynamanı seyredelim.

Sirk maymunu imajı yükledim sana çok zaman önce de sen algılayamadın..

.sirk maymunu mu?

yaa şaşkın ördek, hadi sen çık şimdi bu kelamların içinden bende sigaramı yakıp seyredeyim seni.. şuursuz manda seni... anladın mı mütevazi söylemlerin gerçekliğini şimdi gereksiz şey..


gereksiz adam

28 Ağustos 2009

ANLIK YAZILAR

Sabah uykulu gözlerle açtı balkonun kapısını. Güneş gözlerini kamaştırdı. Şehre baktı uzun uzun. Karşısında akan derenin sesini dinledi biraz ve hüzünlüydü. Sabahın bi köründe hüzün bütün ihtişamıyla hapsetmişti onu. Görüp görmediği belli olmayan rüyasını düşündü. Onun etkisiylemi bu kadar hüzünlüydü, bulamadı.

Mutfağa döndü. Akşamdan kalmış, yarısı kahve dolu fincanını eviyeye boşalttı, iyice yıkadı. Demliğe bir fincanlık su doldurup ocağa koydu, fincanına kahvesini ve üzerine kaynamış suyunu ekledi. Balkona çıktı tekrar, içeride durmak istemiyordu. Sandaliyesini yanaştırdı demir korkuluğa, cebinden sigarasını çıkarttı, çakmağını aradı bulamadı. Öylece daldı, bir elinde kahve bir elinde yanmamış sigarası boşluğa baktı. Biran irkildi, elindeki kahvenin bir kısmı üzerine döküldü, kızdı, küfretti ve mutfağa gidip sigarasını yaktı..

Döndüğünde hüznünü yenememişti, sigara ve kahvesini ardı ardına yudumladı. Daha kendindeydi, insanları seçiyor ve inceliyordu artık. Sol tarafa bakıyordu uzun zamandır, başını sağa çevirdi ve o mavi elbiseli kızı gördü.Arkası dönük kararsızca yürüyordu. ''Beni arıyor, döndü sonunda'' dedi kendi kendine. Tarifi yoktu içindeki duyguların.. Koşup, yakalayıp ''döndün mü?'' demek istedi, yapamazdı. Kız biraz daha yürüdü, yürüdü ve birden geri döndü ve adam gidenlerin asla geri dönmeyeceğini anladı...

Şimdi benim en özel rengim olan mavi o zamanlar en çok sana yakışıyordu.

(Amaç hayatımızın en etkili anlarından birini yazmak. Buyrunuz cache, Evren, beenmaya.)

27 Ağustos 2009

YOK YAHU

Yok yahu, o kadar da değildir, inanmam..

cıksss, asla inanmam.

hımssss..

bakalım...

düşünüyorum..

yok yok, değildir o, yanlış vardır bir yerlerde..

pöffff....

tamam tamam inandım,

sen osun, o zaten muamma, rahat mısın?

gereksiz adam

26 Ağustos 2009

KAOS-2

Gözümün görebildiği her yere cadırlar kurulmuştu. Tanıdığım, tanıyıp unuttuğum herkes oradaydı. Kendi halinde akan derede ki kaplumbağalar, kurbağalar cehennem zebanisi korkusu veriyordu. Bir zaman yan komşum olan Ayşe teyze o derede ineğine su içiriyordu, az öteden de yeşil otlar biçmişti, akşam için ineğine verecekti. Cadırı da hemen yanındaydı oysa, düz engebesiz, orta büyüklükte olan tarlada ki birçok cadırdan biriydi onunkiside. Yan bahçede fındık ağaçları vardı ve belli belirsiz cadırlar. Hepsi sahipliydi ama hepsi boştu.

En küçük çadır benimkiydi. Ben üçe bölünmüştüm, bir yandan çadırı seyrediyor, bir yandan çadırda uyuyor, diğer yandan bütün bu sahneye bakıyordum dünyadan. Uzun siyah saçlı bir kız yanaştı çadıra, gösterişsiz bi tişörtü ve uzun entarisi vardı üstünde. Yüzünü göremedim ama art niyetli değildi. Çadırın fermuarını açtı, kumaştan yapılmış kapıyı araladı ve elini uzattı. Çadır küçüktü, içeri girmedi. Birden sarı bi ışık sardı çadırı, gözlerim kamaştı ama uyuyordum bir yandan ve bacağımı tuttu sıkıca, acıtmadı ama acıdı. Sesim titriyordu. bölündüğüm bütün parçalarım başta anlamsız gelen sesler çıkartmaya başladı, ardından anlamlı bir kelime dökülmeye başladı;

Anne,

anne..

Sonra dünyadan seyrettiğim yerde diğer yanlarımla bütünleştim ve yine yalnızdım..


gereksiz adam

25 Ağustos 2009

ÇÖMEZ ZAMANLAR

Bİ AĞLADI, Bİ GÜLDÜ, Bİ...

Dünya gözüyle bi ağladı
Bir daha ağlayacak göz bulamadı.
Ruh çekildi, beden karanlıkta kaldı.
Bir daha...
Ağlayamadı.

Dünya gözüyle bir kez güldü
Gözyaşları daha kurumamıştı
Bir daha gülecek yar(yer) bulamadı
Dünya gözüyle son bir kez,
öldü....

09.05.2001


BUGÜNDE NORMAL

Bahçemde gül,
Yanında menekşe
Ne anlamı var
Bülbülsüz bu şiirde..

08.06.2001


DÖNÜŞ

Yüreğimde büyüttüğüm,
Gözlerimde canlandırdığım,
Ve zamanla bedenimle bütünleştirdiğim,
bütün güzellikleri,
bütün yücelikleri,
Yaradan' ın sunduğu herşeyi,
hiç itiraz etmeden,
içimde ki güce kattım,
Ve kendime kavuştum.

08.09.2001


KIRMIZI DEMLİK

Kırmızı demliğe yüreğimi koydum,
kanımı akıttım içine
-tavşan kanına inat-
Ellerimle sana içirip,
Aşkımı bulaştırdım yüreğine...

03.12.2001

gereksiz adam

24 Ağustos 2009

İSTANBUL

Ben en çok sana üzülüyorum İstanbul. Bütün ihtişamlı tarihinden sonra bugün birkaç çapulcunun zenginliğine gölge düşürmesini seyrediyorum uzaktan. Fatih senin için savaşırken ne düşünüyordu kimbilir, ne hayalleri vardı. Umarım bahsi geçtiği gibi bir yerlerden seyretmiyordur İstanbul' u.

Adına şiir yazacak kadar bilgi sahibi değilim ya da sahilini özlemedim hiç. Hep uzaktan seyrettim ve şimdi de uzaktan üzülüyorum sana....

Ben en çok sana üzülüyorum İstanbul. Kaldırım taşların tarihini anlatmasa da, zarar verildikçe birileri kendi hırsları için kızıyorum. Keşke sende eskisi gibi heybetli olup, asi çıkanları kendi içinde yok edebilseydin.

gereksiz adam

23 Ağustos 2009

KAOS

Yosunlu denizlerin üstünden geçtim uçarak. Kız kulesinden bozma bir yere kondum, insandım, kanadımda yoktu üstelik ama uçuyordum. Sen ordaydın, sen; ananelerin öğrettiği aşkımdın. Hiçbir şeyin aynı değildi, sadece masumdun kalbimde ya da öyle olmanı istedim. Usulca sokuldum yanına, dudağını öptüm. Başını yana çevirdin, ananeler dedin, onlar kirlenmemeli.

Az önce sokaktaydın oysa, kirliydin, saçında uzun değildi.. sen az önce kız kulesinden bozma yerde gördüğüm kişi değildin, başkaydın. Sonra ayrıldım ordan. Bu sefer hava bulutuydu, yağmur yoktu her taraf sisliydi ve karanlıktı. Karanlık güneşsizlikten değildi, sisten de değildi. dünyadan uzak, dünya kelimeleriyle anlatılmayacak gibiydi herşey.. havada anlamsız şeyler geziniyordu, sarmaşıklar gökyüzünden yosunlu denize süzülmüştü. O deniz miydi sahi.. belki de bi göl ya da başka birşeydi. Suyu mavi değildi, yeşilde değildi.. peki su muydu? Yoruldum uçmaktan oysa kanatlarım yoktu, uçuyordum. Karayı hiç göremedim, acayip canlıların oldugu bir adacığa sığındım. Yok hayır orası ada değildi..

çok sıkıldım,

çok sıkıldım..

çok sıkıldım lütfen..

sonra seni lüks bir arabada gördüm, gülüyordun ucuz ucuz. otel yazıyordu binada. o sen değildin, ben hala ada gibi olan o yerdeydim, karanlıktı. otel ışıklıydı, temiz bir yolu vardı, girişte iki koruması.. beni duymadın, beni görmedin, ben ordaydım dünyada olmayan karanlıkta... yine uçmaya çalıştım, yanına uçmaya ama beceremedim, korktum...

Sen o değildin, sen ananelerin anlattığı aşktın ama bende ki aşk sen değildin. sen ucuz gülüşmelerin arkasına sığınıp, masumiyetini bana yükleyendin.. ben karanlıktaydım, karanlıktayım ve ben o değilim, ben, sana ananelerin öğrettiği aşktım... orda kaldım sonra, o adamsı yerde....

çok yoruldum,

çok yoruldum,

çok yoruldum lütfen.


gereksiz adam

22 Ağustos 2009

HOŞ GELDİN YA RAMAZAN

Bir sigara,

yanında kahve,

fonda Sezen,

düzgün taranmış saçlar,

ve karanlık olsun istiyorum..

Birde

şu uykulu halimden,

Ve kendime yabancılaşan kendimden,

kurtulmak istiyorum....

gereksiz adam

20 Ağustos 2009

AÇILIN HÜLYA AVŞAR KONUŞTU

Ülkede radikal varsayılan bir girişim olacağında sivil toplum örgütleri, medya, tüm siyasiler ve özellikle sanatçılar konuşmalı, susmamalı. Birebir siyasetin içinde var olan sanatçıları sevmiyorum, gereksiz buluyorum lakin insan temelinde yapılacak herşeyde saydığım kesimlerin özellikle fikirleri alınmalı. Alınmıyorsa herkes üzerine düşeni bir şekilde yapacak.

Ve artık mümkün olacaksa bi açılım yapılmalı. Yanlış gittiği gün gibi ortada olan bir sistem-işleyiş varsa iyileştirmeli. Nasıl yapılır, hangi maddeler sıralanır, biz hangi maddeleri benimser hangilerini dışlarız bilmiyorum onu da vakti gelince çapımızca tartışırız.. ama birileri bu gidişe dur demeli, sıkıldım 3. dünya ülkesi sıkıntılarını yaşamaktan yıllardır. terör, ekonomik kriz, eğitimsizlik, on çocuklu aileler, o, bu, şu... düzelmeli artık...

Neyse işte, Sezen Aksu' da bu mantıkla yola çıkarak başbakanın özel kalemine, kişisel fikirlerinden oluşan bir not göndermiş. Vay sen misin not gönderen... sosyal konulara duyarlı olmanın karşılığını bi ton saçma cevapla aldı. Peki bu Sezen' in umrunda mı? hiç sanmam..

En dikkatimi çeken Hülya Avşar oldu. geçmiş zaman olur olmaz her konuda ama her konuda sürekli konuşan, atıp tutan bu kişi bugün Sezen Aksu' ya çemkirmiş, '' bu konuda neden konuşmuşmuş, gerek mi varmış mış, sahneden söylemiş Sezen zaten söyleyeceğiniymiş.. Nasıl komik bi sahne ama... Açılım dendi de her önüne gelen de açılmasın yahu..sanatçı dedik, sivil toplum örgütleri dedik, o dedik, bu dedik.. adının önüne bi sıfat eklemeyi başarabilmiş insanlardan bahsediyoruz biz..

Yineliyorum, ülkede insan temelinde yapılacak bu tarz radikal! girişimlerde muhakkak kişi fikirleri alınmalı. tırsıp korkana yazıklar olsun, herşeyi göze alıp konuşana helal olsun..


gereksiz adam

GEREKLİ ADAM

Dahilinde olmak istemediğim hayatın içine, zorla, ite-kaka sokulmak sıkıntı veriyor tabi. Sonra Polyanna devreye giriyor(Rahmetli ne zaman doğdu, ne zaman öldü bilinmiyor doğru ama hala saygıyla anıyoruz bücürü). Bedenimde iç ses olarak somutlaşan (somut diyorum sana, inatlaşma benle) kırmızı başlıklı kızın masaldaş arkadaşı Polyanna ( evet gördüğün gibi her fırsatta betimliyorum şahs-ı muhteremi ) diyorki, '' bak guzummm, bak hayatın dahilindekilere de gözün gönlün açılsın''.. Tamam gözünü sevdiğimin Polyannası,sana uyup yarattığın oyunu oynayacağım da şu baktıklarıma bir bak.. Baktıktan sonra oyununu oynamaya devam edebileceksen, sana söz bende uyacağım sana..

Bu arada karar verdim hocam, 31 yaşında daşş gibi adamım (Fotoğrafımla da bunu kanıtladım zaten..:)). Kişiliğim mükemmel. Temiz kalpli ve çok mütevaziyim. İtirazı olan varsa çıksın karşıma...:)

gereksiz adam ( mütevaziliğimden, yoksa acayip gerekliyim..:))

19 Ağustos 2009

BAHARDIR KIŞIN SONU

Karmaşık zamanlarım oldu, evet.. Sonra her yere yazdım durdum karmaşıklığımı.. biraz huzur istedim en azından. belki geldi ben bi türlü ayamadım. Karşımda duran kalabalıklardan saklanacağım çadırı seyrediyorum. Ortada bir çadırda yok oysa, saldım adamları bekliyorum..

gereksiz adam

Sen ki acı çekmenin
En kibarını bilirsin
Sen ki mum gibi
İçine içine erirsin

Dayan gözümün nuru
Kavuşacağız elbet bir bağbozumu
Kıran kırana bu hayat
Yaşayacağız boynumuzun borcu

Unutma bahardır kışın sonu

Sezen Aksu

17 Ağustos 2009

SONRA DÜŞÜNDÜM

Sonra düşündüm...

Bütün karmaşasından sıyrıldıktan sonra, duygusuz bir hal aldı hayatım. Depresyonlarım, herşeye küfreden söylemlerim yok. Huzurlu-mutlu da değilim. Birkaç hafta önce kurulmuş, görevi yüklenmiş bir robot gibiyim. İdealim, beklentim... hiçbiri aklımda yok. Bu zamanların böyle umursamaz, böyle savaşta yenilmiş ve esir olmayı kabullenmiş bi ruh haliyle geçmesi ne acı..

Aşka, ona, buna çamur attığıma bakmayın. Hiçbirinden bir beklentim yok, belki de bana bulaşsın, kavga çıkartsın istiyorum..

Biliyor musunuz ben çok yalnızım. Biliyorsanız anlıyorsunuzdur belki, kimbilir. Bunu çok kere yazdım farkındayım. Demogojik söylemler uzaktan bakınca pek komik durabilir bazen, ama söylemeden edemiyorum, bir tek burda yazabiliyorum. Yüzyüze olan iletişimlerde anlamını yitiriyor yalnızlığım, öyle anlamsızlaşıyor, öyle sıradanlaşıyor ki...

Yaradanın bana sunduğu bütün güzelliklerin farkındayım, lakin bu hayatta kaybedenlerdenim ve bu kaybın bütün suçlusu benim, eminim...

Sonra düşündüm demiştim. Sabah ve hatta akşamdan beri, yazdıklarıma şöyle bir baktım ve bir karar verdim. Tekrar okuduğumda kendime kızmayacağım, zevk alacağım yazılar yazana kadar blogla vedalaşacaktım. Saçmalık olduğuna kendimi ikna etmekte gecikmedim.

.Ne yani, burda yazılanlar edebi metinler mi, tarihe yön verecek söylemler mi?
.Hayır.
.eee o zaman..

Bunun bile kendime bi anlam yükleme çabası olduğunu anladım, kaybediyorum elimden bi tutun talebinin şekil değiştirmiş hali idi.. Sonra birkaç kelam ötede anladığımı anlatmaya çalıştığım kaybetme mevzusunu ayınca, boşverdim. Ben kaybediyorum' u geçeli çok olmuş, kaybetmişim....

gereksiz adam

MAVİ LİMAN

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın

Nazım Hikmet

(Fırsatınız olursa, Nazım Hikmetin bu şiirini Cem Karaca' nın sesinden dinleyin derim.)

16 Ağustos 2009

14 Ağustos 2009

METEOR FANTAZİSİ

Dünyayı bekleyen büyük tehlike!!

''2036-2037 veya 2069' da 260 metrelik ''Apophis: Yok Edici'' meteorunun Dünya' ya çarpma olasılığını saptadı NASA'' diyor şurası ...

Şimdi, yakın bir zamanda olsaydı bu mevzu, yakardım gemileri de daha çok varmış. Hani belki evlenip çoluk çocuk sahibi olmak istemediğimi bu mantıkla anlatmaya çalışırım eşe dosta, kim bilir belki de etkili olur!!

-Evlenmiyorum
.Neden?
-Dünya' ya meteor çarpacakmış
.Hımsss, mantıklı
-Isırırım mantığını..

(aslında yazacak daha çok şey varda, meteorun dünyaya çarpmama ihtimalini (%99) düşününce tırsıyorum.)

Ben burdan bir ''mim'' çıkartırım hocam. ''Doktor son günlerinizi yaşadığınızı söylese ne yapardınız ( Avukat bunu söylemez zaten, biliyorum. Lakin mafya söyleyebilir misal, ondan altını çizdim doktorun)'' tadında bir soru olabilir, lise zamanları bol bol takılırdık böyle şeylere değil mi? ıssız ada misali.. Neyse abi, benimki daha bilim-kurgu tadında ve teknolojik bir soru, kabul edin...

Evet efem, haftaya salı Dünya' ya meteor çarpacak ve topyekün ayvayı yiyeceğiz. Ayvayı yemeden önce ne yapardınız, yaparsınız, yaparsılar, yaparlar v.s....

Ben mi?

. Salıya kadar yetecek param var, gitmiyorum len işe, var mı itirazı olan?
. Anne, üç gün yokum evde, montumu aldım, üşümem, merak etme ( bu aralar sıcaklık 35 derece civarlarında ama gece hafif esiyor, anneme anlatamazsın:))..
. Gidyorum işte, başımı alıp defolup gidiyorum, tutmayın beni...
. Kusura bakma baba, çalmadım arabanı, ödünç aldım. çarşamba söz vereceğim..hehehehe
. O kapılar var ya az aşağıda, kapanan kapılar. Allah belanızı versin......
. Hişşşş entelimsi kelimeler, bi gidin hayatımdan (ki gitmiş gibisiniz), yeni kelamlarım sokaktan.. rajona uyalım abi, rajona yanlış olmaz ve hatta rajona ters....
. Yeter laaaaaaaaaaannnn, bıktım kendime olan nefretimden. Çok seviyorum seni gereksiz adam. Gel len buraya yanaklarını sıkacağım..

şu tarafa gönderiyorum bu mim' i... eğer fark ederse ve yazmak isterse pek eğlenceli yazacağına eminim..


Gereksiz adam : Sizi seviyorum arkadaşlar.
Gereksiz : Çok yalakasın
adam: Değilim
Gereksiz : Evet yalakasın, tribünlere oynuyorsun.
adam: Burda trübün yok ki!
Gereksiz : Var ya, sağda.. 124 kişi de trübünde.
adam : Evet yalakayım, rahatladın mı?
Gereksiz : Evet..

(İçimden geldi denendim..)

gereksiz adam

13 Ağustos 2009

..............KAPI AÇILDI..............

Kapı açıldı,

açıldı kapı..

O kapı,

beklediğin kapı,

açıldı.

...........

........

Sonra kapandı,

o kapı kapandı,

çıkmadın ya,

bir daha zırlama.

Zırlayacaksan,

başka kapıda zırla..


gereksiz adam

12 Ağustos 2009

KAYIP(-2) TARİHİ: 17 AĞUSTOS 1999

Bir daha geri dönmedi.....

O gün Yaradanla yaşadığı mantıksal sorunlar arkadaşlarıyla konuşurken ayyuka çıktı. Ortada birkaç çelişki vardı; anlattı, sordu, cevabını aradı, bulamadı. Arkadaşlarından ayrıldı, evin yoluna koyuldu. Aklında binbir soru, düşündü; evi, kahvaltı masasını, eşini. Eşini hep son haliyle hatırladı, eve gitmekten vazgeçti, yolunu değiştirdi. Kolunun altına bir kitap sıkıştırdı en yakın kitapçıdan ve en tenha yollara sapıp, çok katlı terk edilmiş bir binaya girdi. Bina ıssızdı, sessizdi, karanlıktı.. Sokak lambasının en çok aydınlattığı balkonu seçti, oturdu, sigarasını yaktı, kitabını açtı, okumaya koyuldu..... Uykusu vardı, okudukça uykusu arttı ve olduğu yerde duvara yaslanarak uykuya daldı.....

Sonra bir gürültüyle uyandı, şaşkındı, '' bu benim asiliğimin cezası'' dedi.. hafifçe ayağa kalkmak istedi, kalkamadı. Biraz sonra, ne olduğunu anlayamadan bina çöktü, her yer sessizliğe büründü..

Üzerinde bir ağırlık vardı, kımıldayamadı, zaten buna mecali de yoktu. Başında ılık birşeyler hissetti. Gözleri yarım açık; affili ilişkilerini, sıradanlaşmadan önceki kelimelerini ve eşini düşündü, eşini dağınık haliyle hatırladı yine, yüzünde hafif bir tebessüm belirdi, gözleri kapandı ve...........

O sabah her zamanki gibi olan son sabahtı, bir daha geri dönmedi...

(Yaradan ya da insan tarafından belirlenmiş ve her yıl altı kalın kalemlerle çizilen günleri hatırlatmayı sevmiyorum.. 17 ağustos 1999 günü yaşanan karmaşık duyguların içinde birebir bulunan bir insan olarak, en azından birkaç gün önce hatırlatmayı istedim; kendime ve size.)

gereksiz adam

11 Ağustos 2009

KAYIP

zaten kirlenmişti

O sabah her sabah ki gibi başladı güne; yorgun, bıkkın...... Yorgunluğu akşamdan kalmaydı. Yatağından kalktı, elini yüzünü yıkadı, aynaya baktı. Hafif dökülmüş ve beyazlamış saçlarını düzeltmek için uğraştı, olmadı... Kahvaltı masasına oturdu. Yıllardır hayatını paylaştığı eşinin, her zamanki düzensizlikle hazırladığı masaya baktı, çayını doldurdu, ekmeğinden bir parça kopardı. Sonra vazgeçti, camın kenarına oturdu, bir sigara yaktı, derin bir nefes çekti, çayından bir yudum aldı .. Yola baktı uzun uzun.... Sedirde topladığı bacaklarını kımıldattı, acısını hissetti, sonra ayağa kalktı. Arkasını döndüğünde eşi karşısındaydı, kurduğu masa gibiydi; dağınıktı... Kucağında ki sepetin içi ham domatesle doluydu. Uzunca baktı yüzüne, yeni bir şey aradı, bulamadı... Sessizce yanından geçti, yatak odasına girdi, dolabı açtı. Seçtiği en güzel kıyafetleri giyindi, eskiden kalma kokusunu sürdü ve sessizce dış kapıdan çıkıp gitti.. Sıradan cümlelerle durumunu anlatan iç sesine kızdı, geçmişi özledi. Affili ilişkilerine ve sıradanşlaşmadan önceki kelimelerine atıfta bulundu yüksek sesle......

Yürüdü,

yürürken kendine kızdı,

kızdıkça uzaklaştı.....

......

O sabah her zamanki gibi olan son sabahtı, bir daha geri dönmedi...

gereksiz adam

MANYAK ve GEREKSİZ

Kelimelerle sergilediğim masum görüntümün altında yatan canavarı görsün cümle-alem. Ben manyağım...

Zaten ruh halini anlatmak için debelenen bir adamın normal olması beklenemez değil mi? Ve gereğinden fazla ise bu debelenme, egosal bir sorun vardır kesin. Gidin sorun bir psikoloğa ya da psikiyatra, benden söylemesi..

Dip not: Zararsızdır..

Dip NOt-2: aslında durumu daha manyak kelimelerle anlatıyordum, her şey tamamdı, bütün kelimeleri sıralamıştım lakin ahlak kurallarını çok zorlamak istemedim (Siz ona g.t korkusu da diyebilirsiniz)..

gereksiz adam

9 Ağustos 2009

ÇÖMEZ ZAMANLAR-KAÇTI?

SAHTE PRENS

Sihir çözüldü
Hayal bitti
Elbisem değişti
Saygınlığım yitti
Sevdiğim prenses
Rüyalarla gitti
Bir prensken zaman
Nede çabuk geçti..

30.09.1997

HOMOJEN

Karanlık çöktü
Sonra adam kadın oldu
Elini uzattı başka adama
Adam birden kadın oldu

Gün ağardı
Sonra kadın adam oldu
Elini uzattı başka kadına
Kadın birden adam oldu

27.10.2004

KÜÇÜK ÇOCUĞUN GÜRÜLTÜLÜ VEDASI

Küçük bir çocuk,
attı küçücük adımını yola.
Ardından küçük bi çığlık
Ve her yeri inleten,
kocaman bir gürültü..

17.08.1997


Susayım diyorum, uğraşmayayım diyorum ama geçmişi kurcalayınca anasını, avradını, babasını kötü emellerime alet etmek istediğim bir tek sen geliyorsun aklıma hayat. şerefsiz, haysiyetsiz ve onursuzsun. Bildiğin g.tsün yahu ( kusura bakmayın oldu bi kere)..

gereksiz adam/09.08.2009

8 Ağustos 2009

BENİM BİR HAYATIM VAR

Benim bir hayatım var, size söylüyorum ''benim bir hayatım var'' bırakın artık yakamı, defolup gitmek istiyorum...

Bırakın artık yakamı, her kim olursanız olun........

Eğer yaşatmayacaksanız, varlığımdan duyduğunuz göstermelik sevinçlerinizden vazgeçin ve duygu sömürüsüne girip beni buralara bağlamayın. Ben o değilim, o sizin bildiğiniz oğlunuz, kardeşiniz, abiniz, komşunuz değilim.. Madem sizin hayatınızda, sıradan bir rol biçtiyseniz bana, bırakın yakamı gideyim.. Çünkü benim bir hayatım var, hiç görmediğiniz.

Hayatımın gerçek kısmını silip, sadece sanal bir kahraman olmak istiyorum..

gereksiz adam

7 Ağustos 2009

................HEBELEBE................

Hebelebe hebelebe, dum tıs tıs tak.
Kara kara, kara kara düşünüpte durak.
Gelenleri gidenleri tenhada bulak.
Öpe öpe, öpe öpe canların alak..

Gele gele, gele gele buraya gelek
Sabah ola, akşam ola alkole vurak.
Sigarasız olmaz abi, derin bir nefes çekek
Baka baka, seve seve canların alak..

Hadi hadi, azar azar kafaları yiyek
Hayat acı, huzur tatlı saya saya durak
Bakma öyle, aklım döne olur böyle bırak
Ata tuta, baka sıka ümüğüne dalak..

hebelebe, kara kara, öpe öpe yaşayak..

gereksiz adam

6 Ağustos 2009

TEŞEKKÜRLER

Kalleşçe,

sinsi,

ağlak,

korkak,

timsah gözyaşlarıyla,

hayatıma girdin.. sonra

Kalleşçe,

sinsi,

ağlak,

timsah gözyaşlarıyla,

ve korkak çıktın gittin.. teşekkürler aslında, aslını bozmadın..

gereksiz adam

4 Ağustos 2009

ZAMAN SU GİBİ AKIP GİDİYOR

Zaman su gibi akıp gidiyor..

Ne kadar sıradan bir söylem değil mi uzaktan bakınca. Herkes tarafından sık sık kullanılan, kullanıldıkça taşıdığı anlamı azalan, baş sallama ile desteklenmekten öteye gidemeyen bir cümle olmuş çıkmış.

Şimdi bir daha okuyun, bir daha düşünün, '' zaman su gibi akıp gidiyor''..

Geçmişi düşünü bir, daha dün çocuk değil miydik biz yahu. Şimdi 31 yıl bırakmışım geride, oysa avucumda toplasan bir yıl bile yok..

Gözlerinizi kapatıp düşünün ve düşünürken tekrar edin '' zaman su gibi akıp gidiyor''

Şimdi hissettiniz mi içinizde o acıyı. Akıp giden zaman karşısında ki acizliğinizi gördünüz mü? Dün dağ gibi gördüğünüz ve çokça korktugunuz babanızın yaşlı hallerini düşünün, ne acı değil mi? Keşke ben çocuk olsam yine, babam dağ gibi olsa, annem hep bizi korusa ve ben onlardan korksam.

Ve anne;

ayakkabılarımı boyama artık sabahları, çünkü ben bunu hak etmiyorum...

gereksiz adam

3 Ağustos 2009

HÖM HOM HUM TISSSS

Koca koca lafları sevmiyorum, maneviyatı pohpohlayan lafları;

.Bu benim şiirim, ala yazarım...
.Ben aştım kendimi hoca, istanbul' u bile alt ettim.

Koca koca lafları sevmediğimi örneklendirerek gösterince, kendimi sevmiyorum. ''Beklentilerimi sorguluyorum, acaba bu mu?'' diyorum;

.Ben erdem sahibiyim, mütevazi tavırlarım var, yazdıklarımı başkaları taktir etsin ki edilmeyecek gibi değiller..
.Hadi ama ben mütevazi davranıp üstüme düşeni yaptım, sende ''olur mu, sen bir numarasın'' desene.

Koca koca lafları sevmiyorum, ''bu'' da değilimdir herhalde (işte bunu da sevmiyorum) ama bütünümle beğenilmeyi her insan kadar önemsiyorum.

Beni sizler yücelttiniz, geldiğim mağaraya itmeyiniz beni, rica ediyorum...

gereksiz adam

2 Ağustos 2009

UZAKLAR

Bütün uzaklar 1! metre yakınımız da aslında. Tebdil-i mekanda ferahlığın olmadığını Sezen söyledi ya bir zaman önce, duymadın mı? Ben ayalı çok zaman olmuştu da, o da söyleyince onay buldum kendime. Hani aklını ve kalbini söktüğün yerde uzaklaşmışsındır, çünkü aslolan kendinden uzaklaşmaktır, gerisi hikaye....

Hayatın her yerinde, mekan gözetmeden, her mevkide insan aynı noktada buluşuyor bir zaman sonra ve hatta zamandan bağımsız. Önce ben diyor, kendi doğrularını sunuyor ve seni de öyle olmaya zorluyor. Gidilmesi muhtemel bütün uzaklar aynılaşıyor, yakınlaşıyor. İçinde bi ukte bekleyip duruyorsun uzağı..

Ve herşeye rağmen hep uzağa gitmek isterim, hep bir öncekinden daha uzağa.

gereksiz adam

1 Ağustos 2009

ESKİYE-2

ESKİYE

Biletimi aldım. Öyle yeni hayatlara daldığım-dalacağım yok. Geçmişe dönüş mü dersiniz, öze dönüş mü dersiniz bilmem. ya da susup ''banane'' dersiniz. Benim öyle bananeliğim kendime sökmüyor her zaman, o yüzden bi yol bulup ikna etmek lazım özümü..

Yolculuğa az zaman kaldı. Yeniden eskiye, eski hayata dönüş neleri getirir neleri götürür bilmek zor fakat tahmin edilmesi kolay. Yine de içine dalmak şart, ondan sonra yorum yapmak...

Yeni hayatın seni benden alacağı kesin de, sen kimsin? Hep bir sır, hep bir muamma, öylesi makul, öylesi kabul gören değil mi? zaten aşkta değilsin, ayrılıksın belkide...''ben şimdi yarını düşünüyorum, sonraki günü saldım yokluğa.'' derken bile sonraki güne hayıflanıyorum farkına vararak...

Neyse, sonu olmayan hayatların kelimelerde yaşatılmasıda imkansız mı ne? Biliyorum ki yazıdan ibaretsin özlüğünden şüphe ettiğim hayat, bu yüzden şimdilik susmak lazım...

gereksiz adam/04.12.2008


-2

Sonra ne mi oldu?

Yeni hayat seni benden almadı ve tamda eskisi gibi beni içine aldı. Şimdi eskimiş yeni hayatımda debelenip duruyorum ve daha eski zamanlarda sıkışıp kalmış huzuru yakalamak için var gücümle savaşıyorum kendimle.. çözümün bu olmadığını, huzurun orda kaldığını, bir daha aynı şartlarla bana gelmeyeceğini bile bile..

Ben yanlışı çok zaman önce yaptım. Geriye dönüşü imkansız olan zamanda....

gereksiz adam/01.08.2009

AHLAKSIZ

Sokak lambalarını söndürdüm bütün şehrin
Otel odalarına sakladım aşkı
En güzel çiçeklerle süsledim geceyi
Tek kişilik yataklara böldüm sırrımı.

En anlamsız kelimeleri sıraladım
Belki anlarsın diye içine bizi serpiştirdim
Yasak saydığı ne varsa büyüdüğüm kültürün
Kelepçelerinden kurtarıp yanıma aldım

Şimdi ordayım, bilinmezde
Yere serdim umutlarımı
Hayallerimi yastık yapıp,
Bekliyorum yasağımı..

Ve yaradana sığınıyorum,
Aslımı saklamayı es geçerek.
Nafile uğraşları cebime koyup.
Ellerimi duaya kaldırıyorum..

gereksiz adam/01.08.2009