Usulca aynaya yanaştı; boynu bükük, korkak, bezgin bir haldeydi. Yavaşça kaldırdı kafasını, uzun uzun yüzüne baktı, göz kenarlarında ki-alnında ki çizgileri ve hafif çökmüş yanaklarını izledi. aynada ki yüzünde elini gezdirdi, saçları karışık, bakışları donuktu. Hayatın ağırlıgı sadece yüzüne yansımıştı, duyguları azalmıştı..
Birden kapıya koştu, merdivenlerden üçer beşer indi ve sokağa attı kendini. Son gücüyle koşmaya başladı, karanlıkta şuurunu kaybetmişçesine koştu ..Yakalamalıydı geçmişi. Bütün masumiyetini, manalı bakışlarını, ve kirlenmemiş duygularını orda bırakmıştı, koşmalıydı yakalayıp geri almalıydı onu özel yapan tüm duygularını.. Karanlık caddeleri seçti en çok, kalabalık olmayan sokakları. Koştu, sigaranın cigerinde açtığı tahribatı yok sayarak, koştu.. Sonra yoruldu, karanlıgın sessizliğini bölen derenin kenarında diz çöktü, sık nefes alışları sakinleşmeden, başını yere kapatıp ağlamaya başladı. Geçmişin bir anını bile yakalayamamıştı, ağladı ağladı..
Artık kirlenmişti, bütün saf duygular orda kalmıştı; yetişmesi, yakalaması, geri alması imkansız olan o yerde..
gereksiz adam/14.06.2009