Bir daha geri dönmedi.....
O gün Yaradanla yaşadığı mantıksal sorunlar arkadaşlarıyla konuşurken ayyuka çıktı. Ortada birkaç çelişki vardı; anlattı, sordu, cevabını aradı, bulamadı. Arkadaşlarından ayrıldı, evin yoluna koyuldu. Aklında binbir soru, düşündü; evi, kahvaltı masasını, eşini. Eşini hep son haliyle hatırladı, eve gitmekten vazgeçti, yolunu değiştirdi. Kolunun altına bir kitap sıkıştırdı en yakın kitapçıdan ve en tenha yollara sapıp, çok katlı terk edilmiş bir binaya girdi. Bina ıssızdı, sessizdi, karanlıktı.. Sokak lambasının en çok aydınlattığı balkonu seçti, oturdu, sigarasını yaktı, kitabını açtı, okumaya koyuldu..... Uykusu vardı, okudukça uykusu arttı ve olduğu yerde duvara yaslanarak uykuya daldı.....
Sonra bir gürültüyle uyandı, şaşkındı, '' bu benim asiliğimin cezası'' dedi.. hafifçe ayağa kalkmak istedi, kalkamadı. Biraz sonra, ne olduğunu anlayamadan bina çöktü, her yer sessizliğe büründü..
Üzerinde bir ağırlık vardı, kımıldayamadı, zaten buna mecali de yoktu. Başında ılık birşeyler hissetti. Gözleri yarım açık; affili ilişkilerini, sıradanlaşmadan önceki kelimelerini ve eşini düşündü, eşini dağınık haliyle hatırladı yine, yüzünde hafif bir tebessüm belirdi, gözleri kapandı ve...........
O sabah her zamanki gibi olan son sabahtı, bir daha geri dönmedi...
(Yaradan ya da insan tarafından belirlenmiş ve her yıl altı kalın kalemlerle çizilen günleri hatırlatmayı sevmiyorum.. 17 ağustos 1999 günü yaşanan karmaşık duyguların içinde birebir bulunan bir insan olarak, en azından birkaç gün önce hatırlatmayı istedim; kendime ve size.)
gereksiz adam