23 Ağustos 2009

KAOS

Yosunlu denizlerin üstünden geçtim uçarak. Kız kulesinden bozma bir yere kondum, insandım, kanadımda yoktu üstelik ama uçuyordum. Sen ordaydın, sen; ananelerin öğrettiği aşkımdın. Hiçbir şeyin aynı değildi, sadece masumdun kalbimde ya da öyle olmanı istedim. Usulca sokuldum yanına, dudağını öptüm. Başını yana çevirdin, ananeler dedin, onlar kirlenmemeli.

Az önce sokaktaydın oysa, kirliydin, saçında uzun değildi.. sen az önce kız kulesinden bozma yerde gördüğüm kişi değildin, başkaydın. Sonra ayrıldım ordan. Bu sefer hava bulutuydu, yağmur yoktu her taraf sisliydi ve karanlıktı. Karanlık güneşsizlikten değildi, sisten de değildi. dünyadan uzak, dünya kelimeleriyle anlatılmayacak gibiydi herşey.. havada anlamsız şeyler geziniyordu, sarmaşıklar gökyüzünden yosunlu denize süzülmüştü. O deniz miydi sahi.. belki de bi göl ya da başka birşeydi. Suyu mavi değildi, yeşilde değildi.. peki su muydu? Yoruldum uçmaktan oysa kanatlarım yoktu, uçuyordum. Karayı hiç göremedim, acayip canlıların oldugu bir adacığa sığındım. Yok hayır orası ada değildi..

çok sıkıldım,

çok sıkıldım..

çok sıkıldım lütfen..

sonra seni lüks bir arabada gördüm, gülüyordun ucuz ucuz. otel yazıyordu binada. o sen değildin, ben hala ada gibi olan o yerdeydim, karanlıktı. otel ışıklıydı, temiz bir yolu vardı, girişte iki koruması.. beni duymadın, beni görmedin, ben ordaydım dünyada olmayan karanlıkta... yine uçmaya çalıştım, yanına uçmaya ama beceremedim, korktum...

Sen o değildin, sen ananelerin anlattığı aşktın ama bende ki aşk sen değildin. sen ucuz gülüşmelerin arkasına sığınıp, masumiyetini bana yükleyendin.. ben karanlıktaydım, karanlıktayım ve ben o değilim, ben, sana ananelerin öğrettiği aşktım... orda kaldım sonra, o adamsı yerde....

çok yoruldum,

çok yoruldum,

çok yoruldum lütfen.


gereksiz adam