22 Şubat 2013

PARÇALI BULUTLU

Koyu bi mavi olsa, siyah olmasa da razı olurdu ağırlığına. Hani o sis düşmese aklının eteklerine, yağmura özlem duyarcasına alnına vurmasa sis, her sabah kırağı olmasa karşı bahçede....

Sonra hayat hep ihtimaller denizinde boğulmasa, hayat boğulmasa, hayat boğmasa, rahat bıraksa senaryo bizi. Vicdaaann, ah vicdann zor zamanda, zor cevabı olan sorular sorma, suss, şşştttt...

Demir parmaklık var güneşe açılan bütün pencerelerde. Sezen eşliğinde, daha kısa paragraflarla dinliyoruz hayatı, yazdığımız da oluyordur elbet. Ah hayat hep kısa paragraflarda boğulmasa, umut olsa, umut hep olsa, umut bizi unutmasa...

Şimdi yolculuk vakti, bütün yolculuk öncesi kar yağacağı ihtimali dillendirilir televizyonlarda, Sezen eşliğinde dinlerim kar haberlerini güneşe açılan pencerelerinde kalın demir parmaklıkları olan o evde. Sigara yakarım hayali, kahvemi yudumlarım bu gerçek ve bavulumu alır düşerim yine yollara; kısa paragraflar eşliğinde ve siyah ve sis ve kırağı karmaşasında....

Ve noktalı virgülü hep severim; en çok yollarda, en çok çıkmazlarda, en çok karanlıkta, devrik cümlelerde, satır başlarında vs.

cem ben, parçalı bulutlu