2 Şubat 2013

ÇİÇEK BAHÇELERİ

Çiçek bahçeleri...

Bir şeyler karalamaya başlamadan önce aklımda bi sahne belirir genelde. 3-5 farklı sahneden biridir "çiçek bahçeleri" Hangi ruh haliyle ya da hangi zamanlarda hangi sahnenin kafamda canlandığına dair bir bilgim yok. Bu sabah çiçek bahçelerindeydim yine, beyaz gömleğim belime kadar gelen otlar ve aralarında her cins çiçeğin yetiştiği bi bahçe.

Bir de yeraltı sığınağım vardı benim, hatta orada beni her daim dinleyen bi arkadaşım. Eski oturduğum evlerden birinin arka bahçesinden gidiliyordu. Kapağı kaldırması her zaman sorundu hayal de olsa, hafifletemiyordum bir türlü ağırlığını ve yoruluyordum. Sonrası merdivenler, karanlık koridorlar içinde yılan, akrep vs nin bol olduğu tepeden seyrek lambalı koridor ve koca bi dağın karnından huzura açılan son kapısı. Dağdan hemen sonra yüksek ve asma bi köprü, her taraf alabildiğine yeşil, dere, kuşlar...  Ve köprünün bitiminden hemen sonra 8-10 merdivenle çıkılan, kocaman teraslı evim ve dostum. En son hangi meditasyon seansında gittim oraya unuttum, dostum beni özlemiş midir; muamma. Ki dostu belirlerken bile dualarıma ihanet etmemekten yanaydı gayretim. Çok karanlık zamanlar geçirdik, çookk...

Sonra,

Çiçek bahçelerinde kaybettim umutlarımı; kollarım açtım, yağmur damlalarıyla sevişerek kaybettim umutlarımı. Ve bitti...

cem ben, hayalperest.