14 Nisan 2010

SAHTEKAR

Hep saklayacak bir şeyleri vardı. Aklı ermeye, hayatı anlamaya başlayınca keşfetti sırlarını. Öteki olmayı istemeyecek kadar korkaktı. Sıradandı hani, bütün akranları kadar sıradan.

Büyüdükçe sırlarını da büyüttü içinde, başka biri olup çıktı. Sırlarının üstünü örtüp özüne sırtını döndü, olmadı.

Kendini ele vermekten korktu hep, kendini ele verip alaşağı olmaktan. Futbol oynamayı sevmiyordu mesela hiç, hatta futbol başlı başına eleştirel bir oyundu onun için, spor dahi değildi, sustu. ve ilk zamanlar bir dikişte bitiremezdi bir şişe birayı aslında, bitirdiğinde sağa sola attığı tebessüm gerçek değildi.

İlk aşkı o kadar da sancılı değildi, istese bir anda unutabilirdi, unutmadı.

Misket oynamayı severdi belki ama korkardı becerememekten ''sevmiyorum'' deyip kurtuldu, ama yalandı.

Ve karanlığı sevdi hep, ışıklarla başı hiç hoş değildi.

Bütün asıllar suret, suretler asıl oldu hayatında ve bir gün geriye dönüp baktığında, anladı ki artık bi sahtekardı.


gereksiz adam