8 Nisan 2010

BİR YANIM, EKSİĞİM

Bu sabah bir yanım eksik uyandım, yorgundum. Olması gerektiği gibiydi herşey. Elimi-yüzümü yıkadım, kahvaltımı yaptım, üzerimi giyinip yollara düştüm.... Hep Bir şey eksikti, hep birşeyi unutmuş gibiydim.. Onca kalabalık yok gibiydi, aklım boştu, boşluktaydı, düşüncesini arıyordu.....

Dalgındım, üç boyutlu resim görmeye çalışırken yaşadığım karmaşayla bakıyordum etrafa. Başka, olmayan bir noktaya kilitlenip, bakıyormuş gibi yapıyordum. Her şey bulanıklaşıp yok oluyordu baktıkça, ama eksiğim belirginleşip netleşmiyordu..

Affili cümleler kurdum kendime, çok anlatmak istedim; bu sabah bir yanım eksik uyandım, yorgunum... Kimin umrunda...

Şimdi yağmur yağıyor ve -klasik söylemle- radyoda Sezen çalıyor. Ben susuyorum, içime kusarak susuyorum. Uzaktan bakınca ne kadar olağan duruyor bu efkar hali, içinde olunca çekilmiyor, acıyor, acıyor.....

Herşeyi tamamlayabilirim sanki, bütün yok saydıklarımı yerine koyabilirim ama geceden kalma eksiğimi, zaman içinde yok olan varlığımı, hayatımda ki yerini, beni yani seni tamamlayamam, tamamlayamadım.

Eksiğim, imkansızım, bir yanım; özledim, çok özledim...

gereksiz adam/02.06.2009