29 Eylül 2009

DÜNYAYI KURTARACAK ADAM

Toplum olarak cinnet getirme arifesindeyiz. Değişik değişik cinayetler, ev sahiplerinden habersiz su saatleri sökülen Toplu Konutlar, kaçırılan çocuklar, kaybolan insanlar, futbol müsabakalarında fırlatılan sandaliyeler, acayip kutlamalar.......

Şimdi, yazınca anladım ki biz cinneti getirmiş, çok zamandırda şaşaalı törenlerle ağırlıyoruz kendisini. Tabi bu durumda aklı selim, oturup azıcık düşünen insanlar ''neden?'' diye bir soruyor. Ekonomik göstergeler, piyasalarda dolar ya da avronun durumu, borsada ki iniş çıkışlar, altının piyasa değeri v.s. bunlara sebep demek, ''taşlanacak keçiyi de bulduk, hadi devam taşlamaya'' demeye denk düşer ki cinnetin başka bir boyutuna ulaşmış oluruz.

Neyimiz eksildi ki bu hale düştük?

Soruya herkesin kendince makul, mantıklı cevapları vardır pek tabii. Ülke bireylerini katıp ortak bi konsensusta oluştururuz yılmadan. Kahvehaneler ne güne duruyor Allah aşkına, akşama kadar çözeriz mevzuyu, olmadı daha önümüzde uzuuuunn zamanlar var ( buyrunuz efem, yine zaman).

Kendimce;

maneviyatımız eksilip inandığımız değerler azaldıkça, aslını saklayıp idealaştırdıkça sureti, gitmez cinnetimiz. Evimizin en güzel odasının baş koltuğunda çekirdek çıtlatıp, maharetlerini seyreylemeye devam eder. Hayat ben yatayım da sen maneviyatımı bi sağlamlaştır, sabaha hazır olsun dersek, kendi kuyusunda aslını arayıp duran pejmurdeden farkımız kalmaz ki pejmurde asildir en azından bence..

Şimdi topyekün sarılmak lazım hayatın manalı anlarına ama benim az uykum var, kalanlar maneviyatını güçlendirsin ben feyz alıp gerekeni yapacağıma söz veriyorum. Ha yok kalanlarında uykusu varsa, onlar benden feyz alıp gerekeni yapacaklarına söz versinler kabulümdür (dünyayı ben gibiler kurtaracak, var mı?.:))....

Yani biz büyüdük diye kirlenmedi dünya, büyürken biz kirlettik...


gereksiz adam


28 Eylül 2009

HER DERDE DEVA İMİŞ ZAMAN

Keşke herşeyde tatlı bir hüzün, gün batımı ya da ay ışığı kadar huzur olsa. Tamam biliyorum, kim kaybetmiş bu koşuşturma içinde huzuru, ki ben bulayım lakin istiyor insan işte, olmayacağını bilse de istiyor.

Gün içerisinde defalarca değişen ruh halimin yorgunluğunu dinliyorum şimdi. Her taraftan saldırıyor dipsiz kelimeler. Az kaldı diyorum sonra, az daha sonra gün batacak ve o huzuru yakalayacaksın.

Çok zamandır görüştüğüm bir arkadaşım geçenlerde yine ''zaman, herşeye çare olacak, sabret'' dedi. Bu sefer sordum;

.Zaman diyorsun, her seferinde zaman diyorsun, ne zaman gelecek bu huzurlu zaman..

+cevabı yok, onu da zaman gösterecek......

Suskunluk..

Evet zaman, bekliyoruz en kısa zamanda sihhrini. Umuyorum yakında değdirirsin çubuğunu bi hokus pokusla, ben beklerim sen yeter ki biraz umut ver..

Ankara' da aşık olmak o kadar da zor değil be iki gözüm..


gereksiz adam

27 Eylül 2009

BU SABAH

Bulutlu, rüzgarlı, karmaşık bir güne uyandım. Günün adı pazar üstelik. Bi sürü sigara içtim Sezen eşliğinde. Adını koymak için uğraştım bu boşluğun, kaynağını aradım, bulamadım. Bulutların foroğrafını çektim, beğenmedim, telefona küfrettim, sildim, tekrar çektim. Kahvaltı yaptım öfleye pöfleye...

Sigara yaktım, kahve içtim, sigara yaktım, sigara...

Bu sabah kelimelerle kavga ettim, seni düşündüm, aynaya baktım, anlamlandıramadım. Sezen dinledim; İstanbul İstanbul olalı hiç görmedi böyle keder....

Kış geliyor işte, kış kapıda. İlk kar ne zaman düşer acaba?

''Tamam söz;
şehre ilk kar düştüğünde yürüyeceğim sokaklarda aylak aylak.
Ördüğün kazağı,
hediye ettiğin montu giyeceğim.
Erken gittiğin için sana kızacağım, küfredeceğim...

Tamam söz;
şehre her kar düştüğünde, seni düşüneceğim tebessüm ederek.
O kadınlara hiç bakmayacağım..''

unutmadım...

Bu sabah kendime yenik uyandım, odaları dolaştım, hepsinde sigara içtim, camdan dışarı baktım, baktım, baktım, baktım....

Yapacak hiçbir şey yok, gitmek istedi gitti...


gereksiz adam

26 Eylül 2009

Gereksiz Fotoğraflar (reklamlar)

Gereksiz Fotoğraflar

İnsanlar kendini ifade etmek için başka başka yollar seçerler; düzyazı, şiir, resim, tiyatro, sinema............

Ve şimdi, kelimeler yetmedi, artık fotoğraflar da benden yana.

http://gereksiz-fotograflar.blogspot.com/


gereksiz adam

25 Eylül 2009

HIRSIZ (LAR)

Gecenin bir vakti,
Şairlerden çaldığım kelimelerle,
çaldım kapını..

SEN;

Gecenin o vakti,
Bilinmezin çaldığı ahlakınla,
açtın kapıyı..

(artık kısa cümleler kuruyormuşum)


gereksiz adam


24 Eylül 2009

DEVAMI OLMAYAN YAZI

Şaşkın, korkak, çaresiz yaşanan hayata inat debelendim birkaç gün. Temeli sağlam olmayan girişimler anlık umursamazlığı ve huzuru getirir sandım, gelmedi. Bugün yarım kaldığı yerden -hatta bir adım ileriden- geri döndüm umutsuzluğuma....................................

(devamı yok)

Bu arada dünyevi kuralların oluşturduğu ast-üst saçmalığında, alttan bakınca ne gördüğümü yinelemekte fayda görüyorum. Anladınız değil mi üstümdekiler, heh şimdi keyfinizce tepinin..


gereksiz adam


23 Eylül 2009

SABIRSIZ

.............merdivenleri
.............................koşa koşa
......................................çıkıyorum
..................................................inişin ani
.........................................................ve acımasız
.......................................................................olduğunu
.....................................................................................bile bile
..............................................................................................gereksiz
...........................................................................................................adam

21 Eylül 2009

YORAN CÜMLELER

Sessiz ve karanlık bir sokakta yürürken karşıma çıkan sokak lambasının tepesindeki baykuşun yüzünün ortasındaki gagasına dokunup sevgi gösterisinde bulunmak istediğim an anladım aşkın benim için ne kadar uzak olduğunuGeriye dönüp odama girdiğimde anladıklarımın anlamsızlığını sorgulama girişimimin verdiği iç acısıyla yatağa uzanıp gözlerimi diktiğim o noktadaki yokluğa anlam yüklemeye çalıştımVar olanları anlamladıramamışken giriştiğim bu eylemin aczine dalıp uyku ile uykusuzluk arası kabuslarımla bütünleştimŞimdi seni düşünmek gibi bir gaflete düşen aklımın çıkmazlarında debelenip duran bu biçare halimle uzaktan el sallıyorum senden bana kalan bütün kırık dökük zamanlara

Bonus;;;......,,,,,,,!!!!!?????''''

(isteyen bonuslarla eksikleri tamamlayıp, yorgunluğundan kurtulur cümlelerin. Belki o zaman anlamlanır hayatlar.)


gereksiz adam


19 Eylül 2009

NE DENSE NAFİLE

Değişik sevinç gösterileri olan bir ülkeyiz. Buyrunuz yarın bayram, silahını kapan balkonunda alıyor soluğu, ne ala.

Çok değişik, olağanüstü, mükemmel bir fikrim!!! var; sevinçlerimizi daha insan gibi kutlamaya ne dersiniz? Önce bu bayramdan başlayalım isterseniz diyeceğim de, alem yarına hazırlığa başlamış bile bu akşamdan. her yerden pat pat pat sesler, yaşasın bayram.

Ben birşey desem neee demesem ne.. ''bireysel silahlanmaya hayır'' diyeli çok zaman oldu ama kim takar beni, Yalova' da artık kaymakamsız.

Takılın kafanıza göre, 'sonra ki eyvah demenin k... ............''


gereksiz adam


18 Eylül 2009

ÇÖMEZ ZAMANLAR

BU BAYRAM DA SEN YOKSUN

Bu bayramda sen yoksun,
sevdiğim şekerlerden yok,
Elbisemde ütü yok,
Yağmur yok,
güneş yok...

Bu bayramda sen yoksun,
sevdiğim şekerlerden yok..

14.11.2004


BU BAYRAMLAR HEP BÖYLEDİR

Bu bayramlar hep böyledir;
hep çocukluğum gelir aklıma,
hep ağlamak isterim,
sonra susarım, küserim, öyle kalırım.

Bu bayramlar hep böyledir;
hep kelimesiz kalır dilim,
hep annemi özlerim,
sonra susarım, küserim, öyle kalırım.

Bu bayramlar hep böyledir;
hep susarım,
hep küserim,
öyle kalırım..

13.02.2003


KAPIMDAKİ

Bugün yoksun,
aradığım kelimeler yok.
Gece yüzün kapılarda,
Kelimelerde harfler yok.

Bu gece çoksun,
bana verdiğin acı çok.
Gece yüzün her yerde
Kelimelerde harfler çok.

10.02.2005


(geçmiş zamanlarda eklemiştim sanırım bu yazılanları fakat zamana uygun olduğunu düşündüğümden tekrarlamak istedim, hepsi bu. iyi bayramlar)


gereksiz adam

17 Eylül 2009

BÜYÜDÜKÇE KÜÇÜLDÜM

Şimdi olgunlaştım. Adını sağa sola yazdığım ''liseli aşık'' modundan çıkalı çok oldu.

Büyüdüm, büyüdükç eksildim, eksildikçe kendimi özledim.

Yürüdüm, yürüdükçe bir yanımı bıraktım geçmişe, bıraktıkça seni özledim.

Yürüdükçe büyüdüm, büyüdükçe eksildim, eksildikçe kendime inat seni özledim.

Şimdi büyüdüm,

şimdi olgunlaştım,

şimdi eksildim,

şimdi özledim..

Meğer büyüdükçe küçülmüşüm,

anladım..


gereksiz adam

16 Eylül 2009

BLOGSPOT UÇAR GİDER

Blogspotsuz hayat ne kadar booşş boşşş
Al aklını kırlarda koşş koşş koşş
Kırda kurumuş çimler, dökülmüş yapraklar rrrrr rrrr rrrrrr
Sen aldırma bu ara blogspot bi hoşş hoşşş hoşş


gereksiz adam

14 Eylül 2009

YAVAŞ SAÇMALA

Blogger sorunları, internet bağlantı oyunları, eş dost kalabalık karmaşası, kurulması muhtemel site kararsızlıkları, gecesi, gündüzü, uykusuz sabahları, kahvesi, çayı, sigarası..

Ekranımdaki kanatlı şey, kahvesi kurumus fincanım, msn bilibip sesi...

molaaaa....

Tel biraz sus istersen ki aslın telefon biliyorum.. Alexander Graham Bell görse seni apışıp kalır.. sahi uzayda hayat var mı?

Ben çıkıp bakayım diyorum.. Türkiye ne zaman uzayın herhangi bir noktasında hayat belirtilerini resimler acaba. Belki Emerika' nın, kekleyerek kendini ululaştırma ve dünyaya aba altından sopa gösterme fantazyasına ket vururduk.. Ben yaparım, çok yapıcıyım..

Yüzüm yanıyor, hasta mı olacağım kimbilir. Soğuk enseme ensem vurdu tokatı bugün.. Harbi Tokat neyiyle meşhurdu? yapmaaa o konuda Osmanlı (teknik bir konu,, lütfen oku) meşhurmuş, öyle diyenlerin yalancısıyım.

Bloga giriş çıkış sorunları varmış. Bana serbest bölge ya, ondan sorunsuzum. Bi dost' un altını çizdiği ''blogsuz hayatı yaşayabilme'' hayalini yaşama şansı tanıdı birileri. Bi dost link verecektim yazına lakin giremedim, kusura bakma.. bir saniye oluyor galiba; Link ..

yarın salı değil mi? daha bayrama ve tatiline 4 gün var, paso uyumak istiyorum, mümkün mü?

Geyiğe dalasım var adam akıllı ama klavyede beni yazarken görsen, kafama dayanan silahı ararsın da bulamazsın. Bireysel silahlanmaya hayır bu arada. O zaman burdan şu sonuç çıkar mı; toplaşım gruplar halinde silahlansın alem. İsteyen çıkartır vallahi, neden çıkmasın?

Üzerimde bir miskinliiiikkk, hım hım hım hım, pöfffff.. Böyle miskin miskin yazasım var, edebi takıntılardan sıyrıldım, mutlu musun ey kalbim.. Yahu senin edebi takıntın varmıydı? Neden olmasın, havalı bir görüntü sergilemem lazım. Sanal alem bana hasta olmalı, ben burnumu kıvırmalıyım. Olmaz mı? olur olur, yersen olur..

Dedimki, beni takip eden herkese dedim ki, tanıdığım tanımadığım herkese dedim ki, ''dua edin çekip gideyim burdan, daimi huzuru yakalayayım.'' olmadı işte, sizin dualarınızda kabul değilmiş... ben bunu dediğim zmanlar kafa geçenler oldu bu talebimle, adama demezler mi '' dana, ne haldeyim biliyor musunda, kişisel zaafiyetlerimle dalga geçiyordun'' derler ama bak ben demiyorum, çünkü İstanbul beyefendisi bir adamım..

Mümkünse bir gün toplaşıp demokratik açılımı tartışalım, açılalım kapanalım. eksik kalmayalım tartışalım. Akabinde ota boka sararız, gündemi yerle yeksan ederiz. Bi entellektüel havamız, gündemi takip eden yanımız olmalı ve bunu göstermeliyiz eşe dosta..

Ramazan geçse diyorum, bi gece alemine aksam, reyna görünümlü layla ya dalsam. pöffff, orda da cakalı, fiyakalı olmak lazım. girişte almıyorlarmışş.. Bu benim bitişim olur, reddedilmek!! ne haziiinnnn...

Ben gülleri çok severim bu arada, bi gül bahçesi mevzusuna daldım birkaç yıl evvel ama artık onu da bıraktım. Güller ve dudaklar şimdi, ne kadar acı ve gizlii... Gül renklerinin anlamlarını bilmem ama, hepsi yeterince manalı gelirler bana. Ben anlam yüklerim onlara kimse karışmaya..
(ve kitleler saldırır, ''güllerin anlamlarını değiştiremezsin'', saldırın.. alemin bi derdi bu kalmıştı)

Daha çok yazasım var, kesintisiz saçmalayasım var.. biri bana ''dur'' demese de duruyorum..

durdum, dururum bilirsin..


gereksiz adam

13 Eylül 2009

KİTAPÇINIZDAN ISRARLA İSTEYİNİZ

Şimdi kitaplar yazıyorum kendime. Konusunu, şeklini, şemalini bilmeden. Hepsini dizeceğim rafa, klasikler listemin en başına koyacağım; Dostoyevski' ye, Gorgi' ye, Balzac' a, goethe' ye, Nietzsche' ye inat...

Durup durup ilk sayfasına döneceğim. Bütün anlamları hiç edip, anlamsızlaştıracağım sonra...


gereksiz adam

12 Eylül 2009

KORKAK DÖVÜŞMELER

Hadi gelin, entellektüel görüntülerinin altına sakladığımız ucuz anlamlı kelimelerle yerelim birbirimizi. Akın ak, karanın kara olduğunu anlatırken sülalesine dalalım karşımızdakinin tepeleme.. Korkak anlamları saklayalım cesur kelimelerin altına..

Hadi durmayalım öyle, ''savaşa hayır'' derken, ''evet'' diyenlerin kaşını gözünü patlatalım..

Siyasi duruş sergileyelim, bizden olmayan kelimeleri altımıza alıp, namusunu kirletelim.. Ne ala memleket..

Işıksız köprü altlarında saklanıp, ortak kaderi yasadığımız cafcaflı köprü altı insanlarına ''Or..pu'' yaftası vuralım..

toplanıııııınnnnnnnnnnnnnn!
taşlanacak insan var;

Hayatı boyunca oluşturduğu felsefesine! aşık olup, onunla cinsel ilişkiye girdiği için taşlayalım diğerlerini. İş bittikten sonra geçer karşısında sigara içeriz, sevişme sonrası içilen sigara tadında..

hadi gelin el altından yiyelim birbirimizi, çok acıktım..


gereksiz adam

11 Eylül 2009

SEL

Başta İstanbul' un bazı semtleri olmak üzere, ülkede birkaç yerde sel felaketleri oldu. Can kayıpları, mal kayıpları v.s.

Toplum olarak öyle alışmışız ki beleş felsefesinin getirilerine, selde heder olmuş selzedelerin, suya kapılıp başka yerlere taşınmış mallarını da ''beleş'' mal sayıp saldırıya geçtik. Oysa çok belliydi afet sonucu ordan oraya taşındıkları, canı yanan birine ait oldukları. Yoksa yol ortasında, üstelik çamura bulanmış vaziyette duran tabak, çanak, elektonik eşya sanat gayesiyle konmamıştı oraya..

Şimdi sormak lazım, ''neden sonra biz bu hale geldik''

Oysa şapkamızı önümüze koyup, ''ulan dünya, ne kadar adisin, ne kadar geçicisin, senin malın sende kalsın'' diye kendimize pay biçmek varken, nasıl oluyorda felaketleri kendi adımıza maddi bir ödüle çevirmeye çalışıyoruz? Deprem döneminde de böyle olmuştu. Sakarya' da çöken kuyumcular çarşısını talan etmek için toplu soyguncular iştirak etmişti şehre.. Hangi akıl, hangi mantık insanları bu yola sürüklüyor bir anlasam..

Yok yok.. açlığı, açıklığı, parasızlığı kimse bahane olarak öne sürmesin. Açlık konusunda eksiğimiz olduğu dogru ama sorun mide de değil, göz açlığında.. yakın zamanda biraz hastalananları kesip, yeyip tasarruf yoluna giderse ülkemin çeşitli memleketinden sakinleri hiç şaşırmam. Sizde şaşırmayın, demedi de demeyin...

(Ölenlere Allah rahmet etsin, kalanlara geçmiş olsun)

Bu arada Allah tuttuğunuz orucu kabul etsin ( görselliklerinden yola çıkarak, talancılara tahmini yaklaşımdır. )


gereksiz adam

10 Eylül 2009

GİDERKEN KALMAK..

Gittikten sonra herşey değişecek sanmıştım ya da öyle umut etmiştim. Ordan, burdan, şurdan çektim elimi ayağımı. Sanal dünyaya var gücümle küfrettim başta, sonra ''evet gitmeliyim'' dedim. Biraz yalnız kaldım, hiçbir şey tat vermiyordu, anlamakta geçikmedim. Düşündüm, aslını sanalda ifade edebilen bir adamdım, neden kaçtım?

Üstüne tuz biber oldu şu yazı.. ayrılmadan önce göz ucuyla okumuştum, sonra tekrar okudum ve anladım ki benim aslım buydu. Önce biraz tepkiyle karşıladım kendimi, böyle hayalimsi bir düyada nereye kadar yaşayacağımı düşündüm ve sonra anladım ki hayal ya da hayalimsi olan benim sol yanımmış..

Geçmiş yazılarda da belirtmiştim değil mi; teknolojik gelişmelere hep sert durdum geçmişte ve şimdi karşısında durduğum herşeyde olduğu gibi burda da anladım ki teknolojinin esiri olmuşum..

Altta ki yazının yorum bölümünde elimden geldiğince yazmaya çalıştım teşekkürümü, ama birde burdan yineleyeyim; çok teşekkürler arkadaşlar.. Bir dönem yazmamamın en büyük faydası orda okudugum güzel yorumlar oldu...



ORDA MISIN?

Gözlerine bakmadan,
arkamı dönüp,
umarsızca gidecektim..
Ama
Kelimelerin peşimden koşup,
Bakışını anlatabileceklerini
hesap edemedim..

Şimdi döndüm,
orda mısın?


gereksiz adam

6 Eylül 2009

MÜSADENİZLE

İstemediğim bir yoldu bu. Bütün başladığım yollarda, önce hafiften içimi kemirip, sonra büyüyüp kocaman iç acısı oluyordu. Bütün doğrularım yanlışlarım birbirine karışıyordu. Yine öyle oldu; yazdıkça, yazdıklarımı okudukça bir öncekine ters yeni yeni kelimeler üşüştü beynime. Her yazılan, her söylenen bana hedef alınmış bi ok gibi oldu sonra sonra...

İşte çıkmazdayım yine ve yeni bir yol bulana kadar buralarda yokum..

Buda ''kaybedenler' e'' hediyem olsun

Saygılar..

(kendimi bulana kadar( bu imkansız ) , sessiz sedasız köşemde oturmakta vardı doğru.... peşimden güzel söylemler duymak istedim belkide..)


gereksiz adam

AYNI

Sabah kalkıyorum, odam aynı.
Camdan bakıyorum, manzara aynı.
Aynaya bakıyorum, yüzüm aynı.
Ellerimi yıkıyorum, sabunum aynı.
Televizyonu açıyorum, alem aynı.
Yollara düşüyorum, yollar aynı.
İşe gidiyorum, işler aynı.
Bloglara bakıyorum, yazılanların çoğu aynı. Lanlar(len) aynı, yan komşu aynı, kelimelerden yenen yutulan harfler aynı (bebişim)..
Eğlendirme çabaları aynı.
(çok sıkıldım eğlendirmek için tepinenlerden, bende mi sorun?)

yazılanlarrr yazılanlarrrrrrrr
(lütfen bir gün efkarlanın da yazın birşeyler. bu kadar lay lay lom olamazsınız.)

Dünya aynı,
yollar aynı,
yolcular aynı.
Ben aynı,
yazdıklarım aynı,
aklım aynı,
akılsızlığım aynı....

O aynı,
bu aynı...

pöfffff....

(pöfff lemelerim aynı)

(kişilerin özel alanlarını en son eleştirecek adam benimdir belki, alınması gerekenler sıkıntıma versin işte, bugün de böyle.)


gereksiz adam




4 Eylül 2009

EN AŞAĞIDAN BAKTIM YUKARIDAKİLERE, BİLİN BAKA ---LIM NE GÖRDÜM

İkili ilişkilerin doğal ağırlığı bir yana, rütbelerle zenginleştirdiğiniz! hayatınızın ego savaşlarıyla dahada şekillenen tepeden bakma hallerinizden sıkıldım. Hep daha aynılaştırılmış hayatları hayal ettim, ilk gençlik yıllarında yüzdüğüm komünizm sularında. Soyut değildi tabi kavramların içi, ben kendimde soyutlaştırıp yaşanılası kılmıştım o denizi. Şimdi anladım ki, başımda kavak yelleri esiyormuş, esmiiişşş geçmişş....

İnsan başka birşey. İnsan özünde biriktirdiği, aklıyla zenginleştirdiği sesdeş kavramların ayrı anlamlarını öyle ötekileştirmiş ki, sesdeşliğine kinayeli söylemler göndermeden edemiyor olgunluk dönemlerinde.

Bir gün, olurda bir gün o rütbelerden birine sahip olursam insan aklına uyup, onu öyle sıradanlaştırıp öyle aşağılayacağım ki sizin biriktirdiklerinize inat, rütbenizden utanacaksınız o az çalışan aklınızla. Bende geçer karşınıza en klasik tavrımla yakarım Amerikan tütünlü sigaramı. Korkma dumanından sana da üflerim aşağıda bıraktığım burjuva koltuğunuza, nasiplenirsiniz.

Burda açık açık ümüğünü sıkmayı isterdim de, sen ve senin yarım aklının türevlerinin oluşturduğu düzende dahada hiç olmaktan korkuyorum. Buyrun sigara içme sırası sizde, tütününüzün markasını önemsemeden üfleyin dumanını korkularıma, sırıtarak..

Bu da benden armağan olsun keyifli hallerinize..


gereksiz adam

3 Eylül 2009

.............

''Bilirim herkes payına düşeni yaşar'' diyor Sezen Aksu.

''Pay eden kim?'', ''adalet ne kadar işlemiş?'' diye sogulayıp boşuna debelenme, kır dizini efendi efendi yaşa...

2 Eylül 2009

SONBAHAR

Önce bakıştık sadece, ara ara bakışlarımızı kaçırarak.
Geçmişi aradık bedenlerimizde;
eskisi kadar gür değildi saçlarım,
eskisi kadar ince değildi bedenin..
Yaşlanmıştık......

Ve tokalaştık göz göze..
Tenin eskisi kadar sıcak değildi
Ellerin eskisi kadar pürüzsüz.
Yaşlanmıştık...

Sonra vedalaştık sessizce
gidişin eskisi kadar acı vermedi,
ayrılık eskisi kadar anlamlı değildi..
yaşlanmıştık...

güle güle' ler aynıydı bir tek..
güle güle..


Olağan bir gündü, belki de olağandan daha sessiz. Hiçbir şey yapasım yoktu, hiçbir şey yazasım yoktu. İtaat ettim ve hiçbir şey yazmadım...

Birde sonbahar (belki seversin) geldi farkında mısın? Ben onun da farkında değilim ama yavaş yavaş üşüyorum.


gereksiz adam

1 Eylül 2009

DÜNYA BU YARATIĞI KONUŞUYORMUŞ

Değişik, canavarımsı canlılar türüyor. Dikkat etmek lazım, ya bizi yerseler..Çok tırsıyorum çookk...



http://foto.ekolay.net/4/15055/dunya_bu_yaratigi_konusuyor.aspx?rid=1B65E1FD07794951B7811FE18B2C95BA


Dünya bu yaratığı konuşuyormuş.. Ne kadar dünyalı olmasakta bizde konuşalım istiyorum..

Meksika' da olmasa halimiz nice olurdu. Teşekkürler dünyalı arkadaşlarım..

(Bu farklı türlerin varlığı beni umutlandırıyor nedense. Dost olur, dünya derdini bölüşürüz zamanla kimbilir..)

ikinci parantez Ha bu arada o yaratığı boğarak öldüren bi insandır, hadi bakalım kim daha korkunç ikinci parantez kapa