Kan kırmızısı gözleri ışıksız.
Umutsuz, sabahçı kahvesi aşığıydı.
Başka şehirlere yollamıştı huzurunu.
Beyaz elleriyle kafasını tutup,
alnından öperek uğurlamıştı.
Yeni şarkılar göndermişti yüzünü bilmediği karanlıklar şehrine.
Özenle seçti sözlerini, altını çizdi.
Çok kez dinledi, durdurdu baştan dinledi.
Üstünü çizdi, sildi...
Yeni şarkılarda kalabalık şehirler buldu
Yolcusunu aradı,
alnından öpüp gönderdiği yolcusunu;
Bulamadı...
Son şansıydı trenler..
Son durağı huzura çıkan trenler..
Çığlık çığlık,
pas kokulu trenler...
Ve garlar aynı sabahçı kahvesinin müdavimi
ve garlar yok
ve trenler suskun
ve huzur kayıp...
gereksiz adam