9 Ağustos 2010

ORDAN-BURDAN-ŞURDAN-ÖTEDEN-BERİDEN

Miadını doldurmuş ilişkilerde ucuzlaşmaya başlayan iletişim şekillerini bilirsiniz. Son noktayı koymak istersin de bir şey tutar seni. İlla dip yapıp midenin bulanması gerekir ki sonlandırasın. Sonrası sorgulama evresidir. Anlık iletişimlerin peşi sıra gelen geçici ve kas ağrısı hissi veren pişmanlık ve sorgulamalar, belirtilen evreden sonra kalıcı bir hal almaya başlar. Sonra iletişim biter, sen sorgulamaya devam edersin ''nerede hata yaptık''. Cevabı basit aslında ki sen de bilirsin, nokta yerine hep virgül koydun. Cümle uzadıkça anlamını yitirdi hatta anlamsızlaştı.

Nokta isteyen cümleler uzadıkça, okuyanı da yazanı da yorar evlat...

Sözün özü;

Mideni ve aklını seviyorsan noktayı doğru yerde kullanmak lazım evlat.

Ve,

gereksiz adam kullanıcı adından utanıyorum ama ondan kopamıyorum. Bana gereksizliğimin ne kadar gerçek olduğunu hatırlatıyor bazı bazı. Yok çok ciddiyim, ''aman sen gereklisin'' deyin de gaza geleyim diye değil, gerçekten.. Misal kalabalık gruplar içerisinde ''benim blogumda ki adım gereksiz adam'' desem eminim ingiliz tenini andıran hafif pembemsi tenim kırmızı ötesi bir şey olur...

Bir de,

bu blog ve ben çok ortalık malı olduk. Gerçek hayat ve blog hayatım eşitlenmeye başladı. Yani artık bu blogun bana ait olduğunu beni tanıyan bir çok kişi biliyor bu da yazma özgürlüğüme ket vuruyor. pek yakında, çok acıyla blogtan vazgeçip yeni bloglara-mekanlara yelken açarsam üzülmeyin, ağlamayın, kahretmeyin kendinizi olur mu?

Bitti...

(daha yazardım fekat çok sıcak)


gereksiz adam