Siyahın en koyu tonuydu ayrılık. Hiç utanmadan ve tek bi fotoğraf karesi bırakmadan gittiler dünyadan ölenler. cem ben..
14 Mart 2009
YAĞMUR
Gün yağmurlu. Saçtan yapılmış köy evi tadında ki bu yapıda tadını çıkartmak var yağmurun. Eskiye gitmek var, olmayan eskiye ve huzru bulmak. Ne aklıma sözüm geçiyor, ne hayallerime, ki ''artık'' demiyorum şimdi. Çok eskide kaldı çok, gidişi zor, imkansız. Sezen çalıyor fonda, '' Bir daha gelmez geri, genç baharlar''... Biliyorum değişen bahar değil, küresel ısınma falan filan bahane, bir daha gelmeyecek olan eski hayat, çok eskide kalmış hayat.. Anla işte geceden kalmayım yine, uyurken bıraktığım yerdeyim, hiç olmayan ama olması için cebelleştiğim bir yerde.. Sahi sende ordamıydın?
Şimdi sokağa atmak var kendimi diyemiyorum, şimdi yatıp uyumak var diyemiyorum, şimdi seni düşünmek, şimdi aşkı aramak yine, şimdi acıdan geçmek var diyemiyorum. Sadece susuyorum, kendime sözüm geçmiyor ki zaten ve istemiyorum hiçbir şey. Bazen yok olabilme şansımız olsa, irademiz dahilinde kendimizi unutabilme şansımız olsa.... olmaz, olmuyor, olmayacak...
Bu şehrin hayatı yoruyor beni anladım, çok zaman ''neden geldim?'' dedim ama biliyorum ki artık dönüşü yok. Tadını çıkartmayada mecalim yok. Bu kara bulutları andıran ruh halimle ne kadar gider bu hayat bilmiyorum ama şimdilik budur halim, sabaha ne olur bilinmez demiyorum, çünkü biliyorum; yine yağmur sesiyle, yine küfürle, yine bu kara bulutlarla uyanacağım... Anlık mutlulukları saymazsam, huzur hala benden çok uzakta....
gereksiz yazar/14.03.2009
Tutmuyor yerini hiçbirşey
Bir daha toplamıyor kaybeden...
sezen aksu
sezen tescillidir artık geçmeyen depresyonlarım.