Buyrun seçimimizi yaptık. Şimdi biraz susunda, efkarımızı yaşayalım. Bar bar anonslarınınzdan, vaatlerinizden, aslınızdan, kopyanızdan sıkıldım. Şimdi sonuç kavgasına girmeyin emi, budur elimizden geleni, sizi ancak bu kadar seçebildik... ilahi demokrasi..
Sizden dua istiyorum. Huzurluysanız, başkaca sorunlarınız yoksa, yaradandan dileyebileceğiniz başka dileğiniz yoksa, benim için dua eder misiniz? Kendimle olan kavgamdan yoruldum. Herşeyi hayata yüklemektende..Sadece huzur istiyorum, sadece huzur.. benim için dua edin, lütfen..
Gün yağmurlu. Saçtan yapılmış köy evi tadında ki bu yapıda tadını çıkartmak var yağmurun. Eskiye gitmek var, olmayan eskiye ve huzru bulmak. Ne aklıma sözüm geçiyor, ne hayallerime, ki ''artık'' demiyorum şimdi. Çok eskide kaldı çok, gidişi zor, imkansız. Sezen çalıyor fonda, '' Bir daha gelmez geri, genç baharlar''... Biliyorum değişen bahar değil, küresel ısınma falan filan bahane, bir daha gelmeyecek olan eski hayat, çok eskide kalmış hayat.. Anla işte geceden kalmayım yine, uyurken bıraktığım yerdeyim, hiç olmayan ama olması için cebelleştiğim bir yerde.. Sahi sende ordamıydın?
Şimdi sokağa atmak var kendimi diyemiyorum, şimdi yatıp uyumak var diyemiyorum, şimdi seni düşünmek, şimdi aşkı aramak yine, şimdi acıdan geçmek var diyemiyorum. Sadece susuyorum, kendime sözüm geçmiyor ki zaten ve istemiyorum hiçbir şey. Bazen yok olabilme şansımız olsa, irademiz dahilinde kendimizi unutabilme şansımız olsa.... olmaz, olmuyor, olmayacak...
Bu şehrin hayatı yoruyor beni anladım, çok zaman ''neden geldim?'' dedim ama biliyorum ki artık dönüşü yok. Tadını çıkartmayada mecalim yok. Bu kara bulutları andıran ruh halimle ne kadar gider bu hayat bilmiyorum ama şimdilik budur halim, sabaha ne olur bilinmez demiyorum, çünkü biliyorum; yine yağmur sesiyle, yine küfürle, yine bu kara bulutlarla uyanacağım... Anlık mutlulukları saymazsam, huzur hala benden çok uzakta....
gereksiz yazar/14.03.2009
Tutmuyor yerini hiçbirşey Bir daha toplamıyor kaybeden...
Söylemezdin tüm o sözleri Görseydin en gerçek halimi Artık önemi yok Her yanlışta doğar bir doğru Belkide böyle olmalıydı bu Boşver ziyanın yok
Başka birine kendimi anlatmak Başka birine duvarlarımı yıkmak Başka tenlerde aşkı aramak İnan istemem artık
Zor duramam ayakta hergün kırılıpta Zor aşk yaşanmıyor hergün her an yanılıpta Her giden bir parça çalıyor benden Yarım kalanlara rağmen
Yok bağırma hiç şimdi alınıpta Yok üstüme gelme hiç eskiye sarılıpta Her acı bir günah siliyor benden Yarım kalanlara rağmen
Şimdi yaramı sarmam gerek Aşkla aramı yapmam gerek Kime inanmalı
Başka birine kendimi anlatmak Başka birine duvarlarımı yıkmak Başka tenlerde aşkı aramak İnan istemem artık
ZEYNEP SAĞDAŞ
Son zamanlarda aralıksız dinlediğim ve blogun '' haftanın şarkısı'' bölümünde dinleyebileceğiniz güzel bir Zeynep Sağdaş yorumudur. Moraliniz yerindeyse hiç bulaşmayın derim..
Resme bakıp, gecenin bir vakti UFo yakaladım ve resimledim sanmayın. Dışarıda çok güzel bir dolunay var. Cama vuran ışıgı ve ağaç gölgeleri eşliğinde içtim sigaramı, dumanını üstüne üstüne üfleyerek. Huzur denen şey böyle birşey sanırım. Doğal hayatın içinde ki güzellikler hayata huzur katıyor bu kesin, dün şüpheyle baktımsa da bugün biliyorum bunu artık.
Ve dolunay; sayende bugün bir zaman hayatla barıştım...
Az zaman kaldı güneşin doğuşuna. Sahi güneş hangi saatlerde doğuyordu, unuttum. Çok zamandır izlemiyorum; ne doğuşunu, ne batışını. Zaten çok zamandır, geçmişte büyük heyecanla karşıladığım güzelliklere uzağım. Hiçbir şeyi olağan güzelliğiyle seyreyleyemiyorum. Bi bezginim, bi bıkkınım. Hep zamana atıyoruz topu, gerçekten zaman bu kadar suçlu mu?
İçimde hep bir ses var. Hep özlüyorum, hep birini özlüyorum, hep birşeyi özlüyorum ama adını koyamıyorum işte. Yılgınım artık, herşeyi kusasım geliyor ve kendimi ifade etmek için kelimeleri toparlayamıyorum, anlamlı cümleler kuramıyorum. Klavyeye olanca gücümle saldırmak istiyorum ( hadi artık, gerçeği dökelim kelimelere).
Şimdi daha az zaman kaldı güneşin doğuşuna. Beklesem bulutlar izin verir mi dersiniz. Bulutlar izin verse, eskisi kadar anlamlı olur mu bu seyir ya da ben eskiye dönebilir miyim? En güzeli bir sigara daha içip, güne veda etmek. Heyecanını yitirmiş bir adamın ne işi var güneşler, ayla...
Bahar kokusuyla başladım güne. Hikaye misali; cıvıl cıvıl öten kuşlar, çiçekleri açmış ağaçlar, yeniden yeşeren otlar ve ılık esen bir rüzgar. Sanki bir asır geçmiş bir önceki baharın üstünden, özlemişim..
Yani huzurlu bir hüzünle karşıladım günü bugün. Cemreye bağladığım umutlarım boşuna değilmiş, anladım. ne sana olan özlemimi düşündüm ne de keşmekeş saydığım hayatın getirilerini. Sadece huzurun, hüznün tadına bıraktım kendimi. Hep alışkanlıklarından kaçar ya insan huzur adına - öyle mi gerçekten?- Bu olağandışı karşılama iyi geldi çok zaman sonra. Biliyorum alıştıkça baharda sıradanlaşacak, yazda. O zamana kadar tadını çıkar diyorum kendime, tadını çıkar hüzünlü huzurun, ne olur!
Ne akrep ilerledi bugün, ne yelkovan. Bütün iç sıkan anlarda olduğu gibi, zaman durdu sanki. Dedim ya boyut değiştirdi Dünya bezginliğim. Bir alt yazıda da demiştim, şimdi sen olsan herşeyin suçlusu olurdun, e yoksan nedir benim derdim?
Rutine bağlamış, fotokopiyle çoğaltılmışa benzeyen bu günlerden sıkıldım da günlerin toplamı benim hayatım. İçinden çıkılmaz hal alıyor bazen bakakaldıgım dünya. öyle dönüyor, dönüyor, dönüyor ve ben olduğum yerde duruyorum..
Telefonlarım sussa diyorum bazen, arayanım soranım olmasa, bir başına kalakalsam herhangi bir yerde. Ben memnuniyetsiz adamım biliyorum, kahrolası mükemmelliyetçi bakışımı ne yapsak, nerelere atsak da berduşa çıkarsak hayatı bilmiyorum. Öyle bir boş veresim var, saçı başı dağıtıp deliye dönesim.
Şimdi yine sabaha aynı alarm sesiyle uyanacağım küfrederek -lütfen görmeyeyim seni bir yerlerde karşıma çıkma ( cıs tak cıs tak- traş olacağım, yüzümü keseceğim, kahvaltı yapacagım, çayımla bi sigara içeceğim............ ve yollara düşeceğim, ve yine sigara yakacağım - ha ben sigarayla olan savaşımı kaybettim o günden sonra, artık alabildiğine sigara içiyorum, ne ala- gideceğim, geleceğim, sigara içeceğim.. pöffff gün içerisinde ki anlatamama ya da anlaşılamama sorunuma hiç girmeyelim, içinden çıkılmaz bir hal alır bu gereksiz söylemler. zaten yazı uzadı ( ne maharet ama, bak bu yazı, yazan ben, mükemmelim, alkışlıyorum kendimi), bozmayalım akşam akşam alemin keyfini...