28 Ağustos 2024

GÜN AYDI

Soluğunuzun kesildiğini hissettiğiniz anlarda, hayali de olsa kaçacak bir alan oluşturun diyordu kişisel gelişim kitapları. Güne başlarken yaşadığım bu soluksuz kalma hissiyle aklıma düşen "İlk gençlik yıllarında ne çok kandırılmışız!" kızgın cümle sonrası anımsadım blogu; benim hayali nefes alma alanım... O zaman anladım, o kadar da kandırılmadığımı; bu teselli edici bir şey!..


Bu özet ve gel git ruh haliyle başladığım günü, aynı çıkmazda debelenirken sonlandıracağım kesinleştikten hemen sonra okudum eski blog yazarı Karoshi'nin, "Yetişkinlerin unuttuğu sonsuzlukta bir umutla" cümlesine takılıp  kaldığım "Civciv" başlıklı yazısını. Neyse ki yalnız değildim...

(Meğerki' de -ki'yi ayırmayanların Neyse ki' de ayırmasının adaletsizliğini sorgularken)


Yaşadığın iyi-kötü her şeyin insanı olgunlaştırdığı yalanını tescillemek için önüme düşen her kanıtlayıcı an'ı düşünürken ve kendimi ikna ederken "haklıyım" övgüsüyle başımı okşamışlığım da çok son zamanlarda. İlk aşk ve sebep olduğu acısı, sonraki zamanlarda hafifleyerek ilerleyecek derken, ergenlik döneminden bir adım öteye gidemediğimi bir daha bir daha anlamanın, dahası yaşadığın bir çok olay karşısında aynı çıkmazda debelenmenin hayâl kırıklığı ve peşinden gelen sövgüler. 


Velhasıl bu sabah "Ol Dedi Oldu" başlıklı yazı sonrası, değişen tek şeyin biraz kabullenmek olduğunu anladım. Geldiği gibi yaşamanın, olmayacağı dilemekten vazgeçip, olabilecek kısıtlı hayallere yol almanın rahatlığında! daha az, daha manasız cümlelerle buldum kendimi.

Gün aydı!..