24 Şubat 2022

SAVAŞA HAYIR!

    Dünya üzerinde var olduğu andan itibaren, mevcudiyetini savaşarak koruyan insanın, bugün sosyal medya üzerinden “Savaşa Hayır” paylaşımları yapması, basit bir popüler kültür yeminden öteye geçebilecek bir davranış değildir nazarımda, savaşan ülkelerin de çok umursadığı bir eylem değildir bu sığ tepki. Zaten dünden bugüne insan evrimini incelediğimizde, kendisini savaşarak gerçekleştirdiğini ve bu şekilde ayakta kaldığını görürüz (Bu son cümledeki tespiti, insanın bütün bir hayat mücadelesini de göz önünde bulundurarak okumanızı isterim). Buradan savaşı desteklediğim gibi bir sonucun çıkmasını istememekle birlikte, insanın doğası gereği çıkarlarını elde etmek için hırslarını; mahallelere, illere, sınır komşularına, ülkelere yükleyerek savaşı görünür hale getirdiğini, savaş enstrümanlarını bu şekilde ortaya koyarak galibiyet için mücadele ettiği gerçeğini yadsıyamayız. Dolayısıyla Rusya ve Ukrayna arasında ortaya çıkan; geri planda Nato, AB, ABD ve Çin gibi ülkelerin de içinde bulunduğu bu sıcak savaş, bir tarafın karşı tarafın üstünlüğünü kabul etmesine kadar devam edeceği açık. Sosyal medyadan savaşa hayır paylaşımı yapmanın bu duruma hiçbir olumlu katkısı olmayacağını kabil edip, bu üzücü durum karşısında olabildiğince az insanın canının yanacağını dileyerek beklemekten başka bir şey yapamıyoruz.
    Ayrıca insanoğlunun, çok zor olsa da kendi sığ algısından kurtularak hayatı, daha anlamlı kılabilecek meziyetler geliştirmesini ve bunun sonucunda hayatla olan savaşını etrafındaki insanlara en az zarar vererek tamamlamasını umuyorum. Belki böylece, küresel ölçekte savaşların da bir şekilde önüne geçilmiş olur.
    Cem

YETİNMEYİ BİLİR MİSİN?

     “Büyüdüm, geliştim, olgunlaştım derken; ergenlik dönemi ve sonrasında yinelenen olaylar karşısında verdiğimiz tepkinin aynı olduğuyla yüzleşince anlıyorum ki, bir adım dahi yol alamamışım hayatta.” Aklımda bir süredir dolanan bu aymaz cümleyle yüzleştiğimde yine ve yeni bir platonik aşk karşısında sendelemeye başladığım günlerin başıydı. Bu sefer en masum tarafını yakalayıp, huzur adına kendime pay çıkartarak devam edecektim bir başıma aşk yaşamaya, bu yaştan sonra aksi de komik kaçardı. Bu yaşın, bu olgunluğun bana yüklediği bir misyon da olmalıydı bu anlamda: hayatı anlayarak, severek, özümseyerek ve olduğu gibi kabul etmek ya da olabildiği kadar ve bundan zevk alarak yaşamak. Dediğim gibi, başlarda yetinmeyi bilerek ve her anın tadını çıkartarak başladığım bu macerada da teklemeler daha fazlasını isteyerek başladı, devamı sendelemeden düşüşe geçme oldu ki 20’lerin başında yaşadığım her şeyle de yüzleşmiş oldum bu anlamda. Bu noktada, laftan anlamayan aşkın acısını bertaraf etmenin yollarını aramanın yanında, bunca yılı bir adım dahi yol alamadan geçirmiş olmanın da hayâl kırıklığını yaşarken buluyor insan kendini.

    Bende benzer olayların bu şekilde tezahür etmesinin bir hikâyesi de var elbet fakat yazıyı uzatıp bu anlamda can sıkmayacağım. Amacım, okuyan birileri varsa kendine benzer sorular sorarak ya da kendini gözlemleyerek bir fikir sahibi olmalarıdır. Bu anlamda yalnız olmadığımı bilmek iyi gelecektir.

    Cem

Okuyun;
*Zülfü LİVANELİ – Orta Zekalılar Cenneti
*Daron ACEMOĞLU & James A. ROBİNSON – Dar Koridor
*Olgu ILGIN-Küs müyüz Tanrım?

İzleyin;
*You (dizi)

Dinleyin;
*Jonathan ROY-Breathe Me
*Billie EILISH–NDA
*Sezen AKSU–Yetinmeyi Bilir misin?

20 Şubat 2022

ÜNLÜLER ve FATURALARI

Sanatın (Sanat kavramını, “Sanat nedir?” entelektüel tartışmasından ayırıp, popüler kültürün bir parçasına dahil ederek kullanıyorum) çeşitli dallarında faaliyet gösteren ve bugüne kadar toplumsal konularda herhangi bir duruş sergilemeyen, akışa kapılıp bu akışın ekmeğinden faydalanan bazı yüzleri bugünlerde, mesleki aktiviteleri yerine elektrik, doğalgaz vb. faturalarına gösterdikleri tepkileri ile görüyoruz malumunuz. “Faturalara” değil “faturalarına” kelimesini özellikle seçtiğimi belirtmek isterim. Çünkü burada da toplumsal bir duruş yerine şahsi bir sıkıntıyı dile getirme var. 
Realite nedir, kabul edilmiş bir metin var mıdır sanatçı ve duruşu hakkında bilmiyorum ancak şahsi olarak bahsettiğimiz bu ünlü yüzlerin ya da sanatçıların bir siyasi parti etrafında fikir belirtmeleri çok tercih ettiğim bir durum değil. Bir sanatçının ya da ünlü bir yüzün siyasi partisi olmalı mıdır bundan da emin değilim ancak bu kişilerin birey ve toplumu ön planda tutan itirazları, söz hakları olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Faaliyetleri çerçevesinde toplumun gözü kulağı olmayı bir şekilde başarabilmeliler. Bugün yaptıkları eyleme baktığımızda maddi temelli, geç kalınmış ve bireysel bir sıkıntının dışavurumundan başka bir şey olmadığını net olarak görebiliriz. Ekonominin teorik ve pratik kurallarını herkesin bilmesi tabi ki mümkün değil fakat iyi bir ekonomiye giden yolun salt para politikalarından geçmediğini açık açık kabul etmeliyiz ki, tepkilerimizi zamanında ortaya koyabilelim. Hukukun, temel insan haklarının, güvenin olmadığı bir ortamda sağlıklı bir ekonominin olması mümkün değildir, çoğumuz da biliriz bunu. Demokrasinin hiç olmadığı ya da göstermelik demokrasilerin olduğu ülkelerde yukarıda bahsettiğimiz değerlerin olmaması halinde de zenginlik olabileceği yadsınamaz ancak o ülkede adil bir kişi başı milli gelirin olmasını beklememiz mümkün değil.  Adil bir demokrasi sistemini oturtmuş birinci dünya ülkelerine baktığımızda, ekonomik göstergelerinin de kişi başına demokratik olarak dağıldığını görürüz. Bunun dışında kalan ikinci ve üçüncü dünya ülkelerini tek tek değerlendirmekte fayda olsa da genel olarak bir adaletten söz etmemizin mümkün olmadığını görürüz.  
Yukarıda yazdıklarımızı başlıkla örtüştürecek olursak, bugün faturalarını sosyal medyada paylaşıp tepki gösteren bir kısım ünlü yüz keşke zamanında yapılan haksızlıklar, hukuksuzluklar karşısında konuşmuş olsalardı, iş kendi keselerine zarar noktasına gelene kadar susmasalardı, bireysel değil toplumsal kaygılarla tepkilerini gösterselerdi, iyi bir ekonomiden daha kıymetli varsaydığımız insan hakları, hukuksuz yargılamalar, bireysel özgürlükler vb. konularda yapılan haksızlıklara susmasalardı. Bugün belki daha farklı konuları konuşuyor olabilirdik; 
Hatta belki, 16 yaşında katledilen #sılaşentürk ‘ün cinayetine engel olabilirdik, yine olamadık.
İyi pazarlar!..

Cem

Not: Bundan sonra, her hafta bir yazıyla burada olmaya çalışacağım.

Okuyun;
*Orhan Veli-Yaşıyor musun?
*Hermann Broch-Vergilius’un Ölümü

İzleyin;
*Tinder Avcısı(Film)
*Yeni Hayat (Film)

Dinleyin;
*Sezen Aksu-Ünzile
*Emre Aydın-Kör Kuyu
*Beth Hart-Love Is A Lie