Sanatın (Sanat kavramını, “Sanat nedir?” entelektüel tartışmasından ayırıp, popüler kültürün bir parçasına dahil ederek kullanıyorum) çeşitli dallarında faaliyet gösteren ve bugüne kadar toplumsal konularda herhangi bir duruş sergilemeyen, akışa kapılıp bu akışın ekmeğinden faydalanan bazı yüzleri bugünlerde, mesleki aktiviteleri yerine elektrik, doğalgaz vb. faturalarına gösterdikleri tepkileri ile görüyoruz malumunuz. “Faturalara” değil “faturalarına” kelimesini özellikle seçtiğimi belirtmek isterim. Çünkü burada da toplumsal bir duruş yerine şahsi bir sıkıntıyı dile getirme var.
Realite nedir, kabul edilmiş bir metin var mıdır sanatçı ve duruşu hakkında bilmiyorum ancak şahsi olarak bahsettiğimiz bu ünlü yüzlerin ya da sanatçıların bir siyasi parti etrafında fikir belirtmeleri çok tercih ettiğim bir durum değil. Bir sanatçının ya da ünlü bir yüzün siyasi partisi olmalı mıdır bundan da emin değilim ancak bu kişilerin birey ve toplumu ön planda tutan itirazları, söz hakları olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Faaliyetleri çerçevesinde toplumun gözü kulağı olmayı bir şekilde başarabilmeliler. Bugün yaptıkları eyleme baktığımızda maddi temelli, geç kalınmış ve bireysel bir sıkıntının dışavurumundan başka bir şey olmadığını net olarak görebiliriz. Ekonominin teorik ve pratik kurallarını herkesin bilmesi tabi ki mümkün değil fakat iyi bir ekonomiye giden yolun salt para politikalarından geçmediğini açık açık kabul etmeliyiz ki, tepkilerimizi zamanında ortaya koyabilelim. Hukukun, temel insan haklarının, güvenin olmadığı bir ortamda sağlıklı bir ekonominin olması mümkün değildir, çoğumuz da biliriz bunu. Demokrasinin hiç olmadığı ya da göstermelik demokrasilerin olduğu ülkelerde yukarıda bahsettiğimiz değerlerin olmaması halinde de zenginlik olabileceği yadsınamaz ancak o ülkede adil bir kişi başı milli gelirin olmasını beklememiz mümkün değil. Adil bir demokrasi sistemini oturtmuş birinci dünya ülkelerine baktığımızda, ekonomik göstergelerinin de kişi başına demokratik olarak dağıldığını görürüz. Bunun dışında kalan ikinci ve üçüncü dünya ülkelerini tek tek değerlendirmekte fayda olsa da genel olarak bir adaletten söz etmemizin mümkün olmadığını görürüz.
Yukarıda yazdıklarımızı başlıkla örtüştürecek olursak, bugün faturalarını sosyal medyada paylaşıp tepki gösteren bir kısım ünlü yüz keşke zamanında yapılan haksızlıklar, hukuksuzluklar karşısında konuşmuş olsalardı, iş kendi keselerine zarar noktasına gelene kadar susmasalardı, bireysel değil toplumsal kaygılarla tepkilerini gösterselerdi, iyi bir ekonomiden daha kıymetli varsaydığımız insan hakları, hukuksuz yargılamalar, bireysel özgürlükler vb. konularda yapılan haksızlıklara susmasalardı. Bugün belki daha farklı konuları konuşuyor olabilirdik;
Hatta belki, 16 yaşında katledilen #sılaşentürk ‘ün cinayetine engel olabilirdik, yine olamadık.
İyi pazarlar!..
Cem
Not: Bundan sonra, her hafta bir yazıyla burada olmaya çalışacağım.
Okuyun;
*Orhan Veli-Yaşıyor musun?
*Hermann Broch-Vergilius’un Ölümü
İzleyin;
*Tinder Avcısı(Film)
*Yeni Hayat (Film)
Dinleyin;
*Sezen Aksu-Ünzile
*Emre Aydın-Kör Kuyu
*Beth Hart-Love Is A Lie