11 Şubat 2014

NE DİYORDUM?

Çok ışıklı, süslü püslü caddelerde insani bi dolu değerini kaybetmiş hayatların yaşandığını düşünmek gibiydi ön yargılarım. Çok belli bi yaşanan ya da eksik kalanın yansımasıydı bu.

Aslında bu girişin konumuzla hiç alakası yok, hatta bi konu da yok ortada. Sadece bi dolu cümle kurmak ve bunu bi yerlere yazmak gibi bi istek bu. Örneğin, sabah bi dolu martı fotoğrafı çektiğimi yazmak isterim, sonra karadeniz' de bahardan kalma bi hava olduğunu, rastgele bi banka oturup, montumu kenara koyup uzun uzun denizin maviliğine daldığımı, geçmişi düşündüğümü ya da geleceği...

Sonra durup durup, aklımda aynı geç kalmışlığın yankılandığının da  bilinmesini isterim. Nereye ve neden geç kalındığı muamma bi akıl koşturmacası, üstelik olduğu yerde. Siz de bilirsiniz, geç kalmışlığın geride bıraktıklarını.

Bilmez misiniz?    
O zaman bilmeyiniz, bu en güzeli...  

Bu yazının konusunun belli olmadığını söylemiştim değil mi?  

Peki ya, evin her köşesinde var olan süs eşyalarının neden hala paketlerinde olduğunu söylemiş miydim?
ya da 
nereye baksam aynı başrol oyuncusuyla karşılaştığımı
ya da
bazen hayatın bi yönetmen boşluğuna düştüğünü
ya da 
bazen çok günahkâr olduğuma inandığımı
ya da
bütün mutsuz kelimeleri dost edindiğimi
ya da
hep o sahnede takılıp kaldığımı
....

ne diyordum;

Çok ışıklı, süslü püslü caddelerde insani bi dolu değerini kaybetmiş hayatların yaşandığını düşünmek gibiydi ön yargılarım. 

değil mi?

cem ben