6 Kasım 2013

SEYİRCİ

Gözlerimin yaşardığı olur, sizin bu keşmekeşinizden. Bir de sahtekârlığınız yok mu... 

Bilinmez bi şehrin en kalabalık caddesinde trafiğe yakalanmış gibi her yer ya da çarşamba kararsızlığı. Hani gün bugün olmasaydı, hatta ay bu ay ya da yıl bu yıl ve ben bırakmamış olsaydım, şöyle ağır bi sigara tüttürürdüm karanlığıma, boğazı yaka yaka ciğerlere kadar.

"Etrafta yerli yersiz kelimeleriniz dolaşıyor. Birinde kendimi bulmayı nasıl isterdim ama, bilsen nasıl boş konuşuyor dil"

Aynı şehrin ara sokaklarında, sıtma krizine yakalanmış bi biçarenin seyircisi kadarım inan. Ne yapacağını bilmeden, öylece bi ışık bekleyerek, ümit ederek, yalvararak; "Yalvarmak çare olsa Afrika' da insanlar açlıktan ölmezdi"  ümitsizliği eşliğinde. Üstelik, her şeye rağmen "önce ben" egoistliği yanı başımda.  Ah ne hayat gailesi, ne çıkmaz ve alabildiğine bıkkınlık.  

"Kaç gündür, İstanbul' dan beter kalabalığımız..."

Bir de gece uyku süresi yarım saate düşmüş, ne mutlu. Görev verilmiş gibi saatte iki yataktan fırlayıp yaşanan telaşlar. Peçete yetişmiyor alnımdan akan tere, mevsim sıcaklıklarının üstünde yaşanan bu sonbaharda; cam açık, kapı açık, üstsüz başsız ve...

Oysa bi sabah, ortalama bi hayatın basit bi insanı olarak uyanacaktım, uyanacaktık ve teoman' ın o son şarkısı, hiçbir şey ifade etmeyecekti vs.

cem ben, seyirci