15 Kasım 2013

SESSİZ YOLCU

Boyut değiştirmiş insan halleri ve kafamda birikmiş irin ya da dahası...

Sessiz bi yolculuktu bu ve dar yollardan geçtim en çok. Bi dolu kelime bıraktım giderken, kimsenin okuyamadığı. Ve şehirleri uzaktan seyrettim; trafik, bol ışık, koşuşturmaca, kalabalık ve en çok gizli yalnızlık... Büyüdükçe daha çok seyrekleşen çiçekli, geniş huzur alanlarında mola verdim. En çok sende kaldım belki ilk aşk ve en çok sende sakladım kendimi. Şöyle yanağına bol gürültülü bi öpücük konduramadım ne hazin...

Sonra düğünler, sonra düğünler seyrettim uzaktan ve öpemeden yanağında...

Elveda.

Önceki gün, huzurla uyandım güne; şükrettim, yaradanın dizinin dibine sığındım tabiri caizse. Dua ettim, şükrettim, şükrettikçe sığındım, sığındıkça huzuru buldum. Sonrası...

Oh tanrım, ne çok vicdansız var dünyada, o kadar zaman sonra; ......

Sessiz bi yolculuktu bu, önceki gün tamamen sustu. Fiziksel bi hastalıktı, kanın hızla beynime yüklendiğini hissettim, terledim, üşüdüm ve sustum. Ruhsuzum, duygusuzum, şuursuzum...

Bi dolu kelime bıraktım giderken, bi dolu ah ettim, bi dolu acı...  Kimsenin bilmediği..

En çok sende kaldım bir de, şöyle yanağına gürültülü bi öpücük konduramadım ve sonra düğünlerr ve sonra  elveda...

Sessiz bi yolculuktu bu, üstümden geçen kabileler gördüm ve kendi vicdanını susturmaya çalışan leş kargaları kemirdi aklımı bi huzur sabahı. Kargada vicdan mı?  ....

Sessiz bi yolculuktu bu, sustum...

cem ben