7 Ekim 2013

YALAN DEĞİL

Bi hayâlle sevişmekten, aklımdan geçen sorulardan, griye dönen karadenizden ve dahasından...

Bi zamandır, her sabah dilime dolanan şükrüme eklediğim "Bugün çok güzel şeyler olacak." umut cümlesinden yana umutluyum heyhat. Hiç bir şey olmasa da, "nefes alıyorum bugün de" ya da "Yine karadeniz de uyandım ne mutlu" ya da benzeri avuntu cümleleriyle, ama avunmak için değil inanarak girdiğim aydınlık günlere yürüme maceram iyi gidiyor, çok şükür...

Biliyorum, biliyorsunuz ve herkes biliyor kirlendiğimizi. Bi kağıda düşülen aşk notlarının, birilerinin defterinin arasına sıkıştırıldığı günler de geride kaldı, çok farkındayız. İki kişilik aşk ve dolayısıyla aşkın öldüğü de söylenebilir, ki, hepimiz aynı derecede sebebiz buna ya da en suçlu benim ne ala.. ama umutluyum, ama ömürlük bir yol arkadaşım olacağından yana üstelik...

Hani karadeniz' in yağmurunda, bi elimde şemsiye diğerinde fotoğraf makinesi, deniz kenarında martı fotoğrafı yakalamak için uğraşan, gözlerindeki sert ifadeyi yakalayamayan, bunun için yeterli teçhizatı olmayan ama inatla iyi bi kare yakalamak için uğraşan ve bunu başaran azmimi hayatın kalanına yaydım.. huzurluyum...

yoo yalan değil...

Pazar bütün çirkinliğiyle, "şunu özle, yalnızlığına kahret, kendi sessizliğinde boğul" deyip, bunun için gereken bütün malzemeyi önüme sermiş olabilir. Tam uykuya dalarken, birilerinin hayâli dudağımdan öpmüş de olabilir ve yan taraftan Nazan Öncel "Gitme, kal bu şehirde" diye bağırıyor olabilir...

yoo yalan değil, huzurluyum...

O fotoğraf karesini yakaladıysam ben, martıları ürküttüğüm halde... 

Ha o ilk cümle mi?  

Pazarın çirkinliği...

cem ben, yoo yalan değil, gerçekten...