29 Eylül 2013

VESAİRE

Ah neresinden başlasak kelimeleri yasaklamaya ya da hayallerimizi biraz daha yazmaya bilinmez. Umutlarımızı öldürüp, kâbuslara daldığımız pazar sabahına küfrederek de başlayabilirdik değil mi?

ya da

16' lı yaşlarda tutulduğumuz ilk aşktan...  Sonrası aşıklara saygıydı en çok, ne hazin. Satılık bi beden gibi, ücreti aşk gibi... kızmayınız...

''Hep sevilmek istedim, daha çok sevileyim istedim'' derken ağlıyordu birisi bu sabah televizyonda. Ne hazin, ne hazin ah ne hazin bi itiraf.

''Hep sevilmek istedim, daha çok sevilmek istedim''    belki de bütün suç bu!!

Ha ne diyordum, biz en iyisi aşktan yana umudumuzu öldürerek başlasaydık ya pazara, o zaman rüyalarımızda birazdan yıkılacak o evlerin içinde olmazdık bi ihtimal, kâbus olmazdı, durmadan uyanmazdık, terlemezdik, ağlamazdık vs.  Hem o zaman O. Veli' nin harbe giden sarı saçlı çocuğu da yine öyle dönerdi geriye kim bilir...

Ah neresinden başlasam yazmaya?

Dimağımda olan bütün kelimeler hücum etmiş boğazıma bilsen. Ha çıktı ha çıkacaklar id-ego-süperegoyu takmadan da anlamlı bi cümle olamayacaklar, ondan endişem.

Ah kimse bilmez neden pazarları böyle küfre bulanır kalırım, neden Sezen dinlerim en çok, neden telefonumu kapatır sonra açarım, neden dolaşırım odaları. Kimse bilmez pazar sabahları bi yanım yokmus gibi uyanırım da bir kaç güne ancak tamamlarım kendimi ....

Ah neresinden başlasak umutları öldürmeye v.s.

vs
vs
vs

cem ben, günlerden pazar, üstelik sonbahardan bir pazar!