22 Nisan 2013

YAĞMUR VE GÖZYAŞI

Şehrin arka sokağından yükseldi ya güneş... Bakışlarını sola çevirip gözlerini kamaştırdı bile bile, ki çok belli gördüklerinin sonradan değiştiği. Kısmen uzun saçları kapatmış gözlerini, bırkatığımda ne kadar da şahaneydi sözleri.  

Güneş ışığından bağımsız bi ışık dolaşıp durur göğsünde. Görsen, zamanda yolculuk yaptıran bi lazer ışığına maruz kalmış gibi titriyor gövdesi. Sol eli kalbinde, sağ eli onun kalbinde, astral bi yakarış gönderiyor yüreğine. Uyku dışı ağlamaklı, hatta rüyasında gördüklerinden bi korkup, bi üzülüp, bi ağlayıp, bi gülüp...

şerefi eksik ...  

Ne kadar saçma ve küfrü hak ediyor bazı hayatlar. Hani günahından korkmasa "yaradan unutmuş yazdığını" diyecek kadar cüretkâr  bakışları...  Saygısızlığı sabah güneşinden, uzun saçından, özründe,. kabahatinden vs.

Martılar rüyasından fırlayıp, yatak odasını doldurmuş bu sabah. Ruhunu yaralayanlarla uyanmış da bi huzur varmış gözlerinde, sorma. 12 metrekarelik odada bile resmedemeyip kanatlarını, umudunu kapı arkasına saklayıp aralamış güneşe gözlerini.

Şehrin arka sokağından yükselmiş yağmur... Bakışlarını gökyüzüne çevirip, ödünç almış yağmuru gözlerine.

cem ben, kararsız...