2 Nisan 2013

LÜTFEN ve SIKICA SARILSAM

Bir gece, umut diye bir şey olduğunu anladım ve aynı gece kaybettim bütün hayallerimi. Hangi aydı ve hatta yıldı kim bilir. Yıllar sonra asfaltlanan o patika yoldaydı, tam patika değildi, traktör yolu gibi. Teker izlerinin dışındaki kısımları çimli. Bahardı mevsim, ilk bahar ya da yaz sonu... Unuttum.  Uzaktan, siyah-yeşil eşofmanından tanıdım, bıraktığım gibi olmadığını anladım, hayallerimi sattım...   Bedava...

Dün gece, uyku öncesinde başlayan buğulu bi dünyanın hayali bedenini yatağa bıraktığımda, umudumu kaybettiğim gece olduğu kadar kan ter içinde ve hafif bi çığlıkla uyanacağımı bilmeden...

hayır hayır hayır...

İstihare namazını kıldıktan sonra, aklımda kurduğum cümlelerden o hayırsızlık işareti.; istihare sonrası konuşmamalı, sessizce uyumalı...  Bu sefer, önceki gecenin benzeri başlayan durumu hayallerimi kaybetmeden atlatacağıma, beyaz gömlekli ya da yeşil bi başka şeyle rüyalarımda umuda sarılmaya başlayacağıma... Yeminle bitmez bu cümle, en güzeli;  lütfen ve sıkıca sarılsam...  Özeti bu mevzunun, detayı yok anladığımız kadar işte....

Bir gece, gelecekte olacağını umduğum o gece, havai fişek gösterileriyle başlayacak gece, oooffff Allahım ne güzel hayâl behçeleri, yemyeşil umut, masmavi umut, bulutsuz umut, her yer umut, her yer umut ve mevzunun özeti;

Lütfen ve sıkıca sarılsam...

cem ben, umudu da yeşertir, mavileştirir, hüzünden kurtarır icabında. Sadece gücü yok, hasta...