4 Nisan 2013

FANİ ve FANİ Bİ DÜNYADA

Boğazında hafiften bi ağrı ile, günaydın hayat!

Kendinden bağımsız olmayan hayatları, kelimelerde bağımsızlaştıran, öteleştiren, -mış gibi yapan bi faninin kaleminden dökülmüş; günaydın hayat!

Bi faninin kaleminden....  kaleminden...  kalem...  

Aslında ana konu "fani" olabilirmiş. Sezen' e özenip, Kanlıca yerine salonun orta yerinde duran sehpaya uzanmış, az önce telefon aracılığıyla aldığı haberin seyrine dalmış yazık; acilen hastaneye kaldırıldı...

Fani, bir yıldır öleceğini bile bile, hastaneye gide gele, acı çeke çeke, yine de şükrederek..  ama neden?

Önceki zamanların birinde acı çığlıklarını öğrendiğinden ve fani olan hayatın ve içindekilerinin anlamını çözememişken ve hatta küfrederken, kulağında çınladı aynı ses " oooffff "

Hani uzaktan bakınca bi üstte yazılanlara "paragraf" demek akıl kârı değil, şiir dersen kanunda yeri olmasa da yargılanman gerekir bence. Düz yazının firar etmiş hali diyelim. Hoş bu açıklamaya ne gerek duymuşsa meczup. Fakat aynı deri kaplı sehpa üstünde, yanında iki küçük heykelcik ve yanmayan mumlar, aynı dünyevi iç çekişler ve aynı hayali feryat eşliğinde "mâkul kelimeler bekleme benden dünya" dedi.  Kim mi?   ........

Karadeniz' in dağlarına kısım kısım yeşil sürülmüş gördün mü?
Ve nasıl kandırıyor dünya aynı faniyi görseliyle. Oysa, akşamdan sabaha ve durmadan yangınına benzin döküyor hasta...

velhasıl;

Boğazında hafiften bi ağrı ile, günaydın fani dünya!!!

cem ben, fani ve fani bi dünyada...