29 Mart 2013

SAYFİYE

-ağır çekimle, heceleyerek değil ama usul usul okumanız tavsiye edilir. Böyle bitkinmiş gibi, üşeniyormuş gibi, uykudan yeni kalkmış gibi-

Karşımda duran denize dalmışım bi gör. Sırtımda bulutlardan sıyrılmış güneş ışığı, alnımda tepemde dolanan martının gölgesi. Gagasına yandığımın kevaşesi, buluta karışmış kanadının rengi, bir de detone çıkıyor sesin, yediğin balığa yazık...

Heeeyyy, solumda duran ve bi kısmının bakımı ve boyası yapılmış kayıklar. Kırmızı çizginize aldanıp derininizde seviştim bilinmezle. Salla küreklerini boşa ve hatta denize. Kayık da akar yolunu bulur, harika.

Bu oturduğum bank, biraz önce yağan yağmurun kurumayan damlalarını kurutan pantolonum. Kollarımı açmışım iki yana, sanırsın bi Can Yücel şiirine klip olacak fotoğrafım; Duru bi yeşildi ortalık, akşam güneşi kırılmış bi mızrak boyu, ve çocuk sesleriyle iniyordu ışık, Ağlarda sanki dargın bi kılınç balığı...*

Dibimde dolaşan bu siyah kedi, elim kısa kestirdiğim saçımda, aklımda hayatıma nükseden uğursuzluklar. Ohhooo, çok zaman olmuş şansım döneli, kura çekilince bana çıkan güzelliklerin sayısı artmış, amenna. Getir yalnızlığım, dirseğinden öpeyim seni.

Karşımda duran Karadeniz' e dalmışım bi gör. Aslına rücu etmiş bi zamandır, dalgalı. Damlaları vurur yüzüme her dalga sonrası. Ah büyüdükçe rengi koyulaşan martı, ah solumdaki ayarsız kaldırım, ah o kaldırımın çantasını sürüye sürüye yürüyen makyajı akmış gülü....

ahhh bahar, çiçeklerini yüzüme döken bahar, üşüdükçe üstümüzü örten bahar; kuş sesi, dalga sesi, martı sesi, çiçek bahçeleri, ışıl ışıl sabahlar....  ah bahar...

cem ben, aklı fikri sayfiyede

---------------------------------------
*Can Yücel, Bi Damlacık şiirinden