14 Mart 2013

KARIŞIK

Midem kaldırmadı o son sessizliği. Sonrası toprak ve yarı patika yollarda, ve dikenli, ve elime, dudaklarıma bulaşmış siyah böğürtlen lekeleri.
Çocukluğum, ah ısırgan otlarıyla yanan çocukluğum. Fakat en kötüsü ısırgan otunun kızarttığı tenim değil, çok dahası...

O "çok katlı evin inşaatı" diye başladığım, devamında ilaçlı bi gazoz ve Nuri Alço' ya bağlanan ve benim hüzünle başladığım, onların kahkahayla güldüğü cümlelerde hikayelerim, hayatım...

Dört tekerlekli bisikletin sağ tekeri kırıldı ya hani, sene 1985' di ihtimal. Bütün hırsın(m)ı, o çok katlı inşaatın yanındaki evin önüne yığılmış ağaçlara çarparak, bacağını kanatarak, ağlamayarak, dudağını ısırarak aldı(m).

O alt komşunun arabasının eski kışlık lastikleri ve evin az yukarısındaki eğimli yol; ben, elimde lastik, sessiz ya da çok sesli. Çekilmeyiiiinnn, hepinizi ezmek istiyorum, en çok kendimi...

Ah bu saatler, günler, aylar ve dahası. "su gibi" den daha hızlı; şelale, ışık hızı vs.

Midem kaldırmadı o son sessizliği; göz çevremde ve alnımdaki çizgiler, eskiyen ve daha çok yenileme ihtiyacı duyduğum Nüfus Cüzdanım, mavi, aslında huzur...

O son sessizliği........

cem ben, büyümüş, kocaman olmuşum.