4 Mart 2013

ÇİÇEK BAHÇELERİNDEN SONRA

Aslında çiçek bahçelerinden birine girmiştim gün aşırı. Saat başı huzur geçiyordu, bahçeler arası patika yollardan. Çiçekler, böcekler, kelebekler, insanlar, huzur(lar)...

Müzik çalıyordu bangır bangır; bas ı yok, tizi yok, sesi yok. Sessiz sessiz, bangır bangır ve huzurla yükseliyordu gelincik tarlasının ortasından müzik, ruhum, bedenim. Mutluydu dünya, yarı yaşında aşıklar çalıyordu kapısını ama yine de mutluydu.

Patika yollardan sıyrılıp mahalle arası, sapa, dar sokaklarında yürürken buldu aklını. Elinde bir gelincik çiçeği, dilinde "kayıp şehrin şarkısı" , zemin kat penceresinde ismiyle müsemma bir yaşlı kadın ve bütününe yakışmayan küfürler; senin de, sülalenin de...

Bedenini sergilemekten ve çay içmekten sıkılmış haspam, çok belli. Sonra akranına hasret kalmış muhabbeti...

Harala gürele, bi hayat kavgası ya da kovalamacası; kaçan muamma, kovalayan muamma, hayat gibi.

Aslında çiçek bahçelerinden birine girmiştim gün aşırı, sonra...

cem ben