10 Aralık 2012

KAKTÜS ÇİÇEĞİM BENİM

Şimdi boşa aldım hayatı, yol verin frenlerim de tutmuyor. Baş aşağı, kıç aşağı kol aşağı velhasıl teker gibi yuvarlana yuvarlana iniyoruuuuuuuuummmmmm;
düzlüğe, 
dinginliği,
kargaşaya,
karmaşaya....

Gözlerimde sonradan eklenen siyah bir bandaj, gazetelerde ayıp işler yapanlara çekilenlerden, de benim ayıbım başka. Boşalan fren, boştaki araba, teker, yuvarlak, toooooooooooopppp, futboll, ki hiç sevmem...

Kaktüsüm kurudu ve artık yeni bi kaktüs çiçeğim var, ki çiçeği sahte, bana da bu yaraşır gibi. Bir de sıfır araba kampanyalarından haberim var, o kadar...

Hayatın size sunduklarını sıfır araba kampanyalarında harcayacak kadar bedbaht, biçare, şuursuz musun kuzum?
-evet

Ayrıca hayat bana sunduklarını rulo yapıp cebine soksun, zamanla güzel olduğunu bile fark edecektir bu durumun, demedi demesin, hayat tecrübesi....
hayat yani, o biiirrrr s..t.k...
stok o, hayat yani stoklar toplamı babında :))

Sabahtan beri bi şarkı arıyorum güne yaraşır. Gün mü;  
gün batımını fotoğrafladığının ertesi günü kanepeye yapışıp kalmış bir bedenin olabildiği ruh halindeyim. Sadece çay içtim kahvaltı sonrası, kahve içmedim misal. 

Bu cümlelerin içini biraz daha boşaltmalıyım, hala ucuz ve saçma anlamlar taşıyorlar bünyelerinde. Evet evet anlamsız cümlelerim olmalı benim. Bir de köpek alsam şu küçüklerinden, gece çok havlar mı acaba? Neyse bizim bazı komşulardan daha az rahatsız edeceğine eminim :))

manevi anlamda kendine bakamayan bi zavallının bi köpeğe bakabilmesi olası mıdır?
-hayır.

o zaman cem ben, günlerden de güz mevsim de sepya vs. Buldum mu şarkıyı acaba?