8 Ekim 2012

PAZARTESİYE KIZGIN

Kafamda bi dolu pazartesi, üstüne sağdan soldan duyduğum ve yerle yeksan eden acayip kokular. Kokuya karşı aşırı hassas bünyem dolayısıyla zaten, ozon tabakasının yırtığından payıma düşeni sahiplenmem.

Güzel resimlerim vaarr, hayallerim vaar, eski aşklarım vaaarr, eskimiş mutluluklarım vaaarrr, bohçam varrr, içi  eski ya da eskitilmiş mutluluklar, yeni huzursuzluklarla dolu...

Bak Ekim çaldı kapıyı, sonra hava sıcaklıkları biraz daha düşecek, sonra üşüyeceğim ben, sonra seni özleyeceğim yine, sıcağını, ki ben geceleri çok terlerim bilirsin, "dikkat et" dersin, derdin ama gittin, gittik, bitti...

Sabah sarı yapraklara takıldım, arabanın üstünden temizledim bir kısmını, kalanına dokunmadım... Ve bu sabah kahverengi bendeki her şey; saatim, kemerim, gömleğim, kravatım, ruhum, aklım, ayakkabım ve hayalin. Tam mevsimlik, tam hüznüme uygun.

Az önce de Sezen çalıyordu, değişmedi yine; Bi içim bi deniz çekiliyor...   Vazgeçmedim Sezen' den, hayalinden, teninden vs.

Kafamda bi dolu pazartesi, bi dolu sen, bi dolu sonbahar ve bi dolu hüzün, özlem, umutsuzluk, yalnı....


cem ben, pazartesiye kızgın