6 Ekim 2012

MAALESEF CEM BEN

Şimdi ne kadar ağdalı zaman. Ve durmadan kaçasım geliyor; senden, kendimden, yalnızlığımdan ve dahi...
Özlemekten daha öte yaşadıklarım az önce anladım; az önce, alkolün kana karıştığı zamanda. Bi çığlıkla uyandığım gecenin peşinden gelen günden ne hayır gelir demek gibi, blogunu açıp ''özlediğim'' demek gibi, susamamak gibi, yazmak gibi, yaşayamamak gibi, kalmak gibi, gidene kal diyememek gibi, söz gibi, aşk gibi....

Şimdi ben gitsem, karanlığı arkama alıp gitsem ve ardım sıra gelenler beni görmese, ki var mıdır gelen? Boşuna değil cem adrian, boşuna değil yalnızlık, boşuna değil sensizlik, boşuna...

Siz beni karanlığımda gördünüz mü hiç, okumaktan öteye geçtiniz mi misal, anlamak gibi, çalışmak gibi, ''ne bu efkar?'' der gibi, sahtekar gibi, popülist gibi, o gibi, bu gibi.  Sordunuz mu ''neden?''

Efkarrrr, kapının arkasında değil artık ve hatta yatağımda, biraz önce seviştik, kan terrrr şimdi yalnızlığım, nefes nefese, ve namussuz ve.... ha bir de şarkılar...

Şimdi cumartesiler alabildiğine sarhoş, saat daha 22:35 oysa da ben pazarda mıyım?
sarhoş mu zaman?
fahişe mi zaman?
şerefsiz mi zaman?
seni alıp gitti mi....
kim?
kim?

Mutsuz, ağlamaklı, kandırılmış gibi, oynanmış gibi, ergen gibi, ergenlik zamanları gibi, hiç özlenmemiş gibi, aşkı sorgular gibi, ben gibi...

Yine tekrar, dün gibi dün kadar tekrar, ben hep ben hep bu zaman içine saklanmış gibi ben; korkak, korkak ve gözyaşı gecenin sonu, ve alkollü bi beden belki, belki, belki...

Senin en damar şarkın hangisi sahi?

cem ben, maalesef cem ben...