30 Ekim 2012

HALA AYNI

Şekeri biraz fazla, her zamanki kahve karışımım oysa. Şimdi bir yudum daha alıp, rüzgarına daldım şehrin. Tarifi mümkün olan ama, yazdıkça anlatamadığımı düşündüğüm bir hal içindeyim. Bi hayal dünyasında, ayaklarım yere basmadan, bi sis bulutuyla birlikte yaşıyor gibiyim. Nedeni muamma bi durum var kapımda. 
Adına yalnızlık diyelim istersen 
ya da ayrılık 
ya da aşksızlık 
ya da mutsuzluk 
ya da yanlış öyküler 
ya da korkular 
ya da...

Belki de ilk kez yüksekten bakarken zemin dikkatimi çekmeye başladı, sertliği hakkında fikir yürütür oldum misal, sonra uçmak nasıl bir şey acaba diye düşünüyorum bazı bazı, yere çakılmadan uçmak. En mutlu uyandığım rüyalarım uçtuğum rüyalarımdı. Ne huzur ama...  Sahi ben en son ne zaman huzuru yaşadım?

ADALETSİZ DÜNYA

Aklımdan atamadığım çocukluk ve ergenlik sonrası bunalımları da olabilir zaman. Ki "bunalım" kelimesi içine kusulmuş bi leğen suyu hatırlatır hep, ve kullanmak istemem yeri gelmedikçe.

Sonra, gerçekten buraya telefon numaramı yazsam rastgele ve yeni insanlar katsam hayatıma çok mu çılgınlık olur. Kaldı ki, zaten çıldırmanın arifesinde geziniyorum şimdi ve çaresizlik hali bu yaptıklarım, yaşadıklarım, yazdıklarım...

Neticede mutsuzum, hepsi bu...

cem ben, hala aynı..