9 Eylül 2012

VEDALARI HİÇ SEVMEM


"Ben vedalara alıştım" diye başlamalıydım ya da "vedaları hiç sevmem" ile... Bir ucundan başlamalıydım işte ama, aklımdan geçen, ruh halimi anlatacağını düşündüğüm her şey boş ve sahte geliyordu da, bir yerden başlamalıydım.

"hiç buluşmamıştık, hiç bakmamıştım gözlerine. O yüzden koymadı bu üstü örtülü gidiş" desem olur muydu?

Sahi olur muydu?

Bu "Sahi" ne kadar eğreti durdu orda. Üstelik her yazının bir kıyısında yerini buluyordu hep. Sahi, Sahi' yi ne ile eşitleyebilirdim;

Gerçekten,
Cidden,
...
..
.
Yok, hiçbirini sevmedim. Sana, gidişinin farkında olduğumu ve üzülmediğimi ya da çok üzülmediğimi anlatacak daha afili kelimeler lazımdı bana.

Afili... Yıllarca "afilli" diye yutturuldu millete aslı afiliydi. Bunun altını çizmem etkili olur muydu?

Kendini tekrar eden cümlelerimin çok farkındayım. Ne olur bu sefer onları benden ilk kez duyuyormuş gibi davransan, sonra beni anlasan, tam da anlatmak istediğim gibi anlasan. En son "ben vedalara alıştım" tabusunu yıksan başıma, bi halta alışamadığımı anlatsan...

olur mu?

biliyor musun? (bunu da çok yazmıştım, neyi bildiğini hala çözemedim)

Vedaları hiç sevmem ben. Hiç buluşmamıştık, hiç bakmamıştım göz....


cem ben, hoşçakal