8 Eylül 2012

HAY BAŞLIĞININ

Tam siyah değil, bi ton açığı. 
Eşek gözüne yakın ama o da değil. 
Fingirdek ten rengi mi?  
orası hala muamma...

Gecenin üçünde yatan ve ertesi gün (tatil) sabahın köründe ( altı suları ) gözlerini açan bi uyku düşmanı bünyeden makul söylemler beklememeli. Akıl çeşitli hamlelerle, sağından solundan törpüler de okunası duyulası, duyunca utanılmayası hale getirirse söylemleri çok ala, pek ala, duble ala vs.  Oysa kurtulmuştuk aklımızı kemirenlerden, ne olduuu...

Tam siyah mı o bakayım
Ver elini şeyime ee kalbime basayım,
Ten rengi demiştik, hala fingirdek gibi mi?
yanaş ağzından bir diş alayım

Aklın da yetmediği zamanların olduğunu kanıtlamış gibi olduk bir üst mısrada, satırlarda, cümlelerde, kelimelerde. Bi üstte yazdığım ne ki tam olarak? Konumuz bu değil ki belli bi konumuz da yok aslında. Bir de pek severim, zamanını yakalayınca geçmişten kalma, beni üzen konuların altını acıtarak çizmeyi. Ama bu sefer acıyan ben de olmam. 

Yanlış deterjanla mı yıkadın sen onu
siyahmış bakışların olmuş açık gri gibi

Kısık gözle bakınca şifresini çözüyormuşuz hayatın. Cine5 televizyon kanalının en popüler döneminde vardı böyle hikayeler. Özellikle gece 12' den sonra, bi tık daha manalı oluyormuş hayat :)
Zaten ben gecenin geç vaktinde yatmış, sabahın erken vaktinde kendime ''günaydın'' diyerek uyanmış, aklına mukayyet olmaya çalışan bir biçareyim, ki, biçaresi bulunurmuş elbet, dinleyelim (TIK). Bulunursa beklemek lazım o zaman. 

Sonra sabah sabah, bu yazıyı yazarken dahi burun direği sızlayan, gözleri dolan ikinci bi şahsı muhterem varsa yanaşsın. kim olduğu, ne olduğu önemli değil, Ülke şartlarında evlenebilme imkanımız varsa evleneceğim, gerçekten. Yoksa buluruz başka bi yolunu :) Hani hayata bu kadar duyguyla bakmak mı önceliğim bilemedim. İçimden geldi yazdım...

Ah bi yolu vardır elbett, yeniden yaşamanın..
Cumartesi, akşamdan kalma ve hatta yeni bir akşama hazırlanan, yazan, okuyan, yoran, saçmalayan, atan, tutan, yalnızzzzz, cem bu... Bi uyuyup uyanalım...