12 Eylül 2012

SAHTEKAR

Hep saklayacak bir şeyleri vardı. Aklı ermeye, hayatı anlamaya başlayınca keşfetti sırlarını. Öteki olmayı istemeyecek kadar korkaktı. Sıradandı hani, bütün akranları kadar sıradan.

Büyüdükçe sırlarını da büyüttü içinde, başka biri olup çıktı. Sırlarının üstünü örtüp özüne sırtını döndü, olmadı. Olmadığını anladığında her şey için geç kalmıştı. 

Kendini ele vermekten korktu hep, kendini ele verip alaşağı olmaktan. Futbol oynamayı sevmiyordu mesela hiç, hatta futbol başlı başına eleştirel bir oyundu onun için, spora dahil değildi, sustu. İlk gençlik yıllarında, hani şu kendini kanıtlama dönemlerinin en hasında, bir dikişte bitiremezdi bir şişe birayı aslında. Bitirebildiğinde sağa sola attığı tebessüm gerçek değildi.

İlk aşkı bütün yeni yetmeler gibi çok sancılıydı. İstese unutabilirdi, o zamanlar bu yükü kaldıracak cesareti vardı, ama unutmadı 

Misket oynamayı severdi belki, ama korkardı becerememekten ''sevmiyorum'' deyip kurtuldu, ama yalandı.

Ve karanlığı sevdi hep, ışıklarla başı hiç hoş değildi.

Bütün asıllar suret, suretler asıl oldu hayatında ve bir gün geriye dönüp baktığında, anladı ki artık bi sahtekardı.

Ve en son bu sabah, yeni yetme zamanlara uyandı. İnsan adına korka korka biriktirdiği bütün güveninden şimdi eser yoktu.


cem ben, bildiğin sahtekar.