29 Ağustos 2012

UZUN AĞDALI Bİ YAZI YAZABİLİRDİM ASLINDA

sonra başlamadan biter ve 
yine hoşgeldin yalnızlığım benim, sidikli kontesim... 

 cem işte, alışkın yalnızlığa

Şimdi ben burda uzun uzun, ağdalı bi yazı döktürürüm. Kapasitem, ruh halim, havanın durumu, aşk hayatım bütün bunlar için uygun. Hani sen de okur okur içlenirsin sayın arkadaşım ve fakat neresinden tutup, kime maledeceğim kelimelerin anlamlarını onu bilemedim. Kıçı havada, piposu ağzında top sakallı bi düşünür edalarıyla "Kimse üstüne alınmasın, insanları gözlem sonucu kaleme aldım bunları." gibi entelektüel bir cümle de kurabilirim, o potansiyelim var, iyi pazarlarım kelimelerimi de, durumu vicdanıma yediremedikten sonra ne manası olur ki. Üstelik, ne kadar devrik-düşük cümleler de olsa kıymetlidir yazılanlar, öyle herkesin koynuna alıp saklaması ruh halime tersss.

Bi altta, yoruma kapattım ya yalnızlığımı (şimdi buraya eklenip üste alındı o yazı )...ha pardon ya, yalnızlığımla olan kavuşmamı biraz daha dramatik anlatmalıydım. Ben ne yaptım, Can babanın kelimelerine sığındım sade, de, onun üstüne söz söylenir mi, muamma.

Her neyse ya, neresinden tutsam elimde kalıyor hayatım arkadaş. Ben mi bir çırpıda sırtımı dönüyorum, sırtımı daha göstermemle insanlar mı kaçıyor bilemedim. Yalnız kendimle mutlu olmayı öğrenmedikçe mutlu olamayacağıma da karar verdim, hatta uygulamaya da başladım. Kendimle mutluyum bilader, bana mutluluk katmak için gelip ilk fırsatta kaçmaya yeltenenler s.gidin şimdi.

Eeee şimdi ben uzun, ağdalı bi yazı döktürürdüm de.....

cem ben, kendiyle mutlu