Ve sahtekar bir mutluluk sağ yanımda. Günün belli zamanlarında üstüme giydiğim; bol, toplumun akıllı, benim deli elbisem, benim sahtekar elbisem, ah benim zifir karanlık iç dünyamı örttüğüm gündüz elbisem.
Biraz mayhoş, tavşan otu kıvamında bütün zamanlar (ekşi otu muydu o?). Ben ekşiyi sevmem, ben ekşi kokulu zamanları sevmem, ben şimdilerde kimseyi sevmem, ben....
Okunup, üflenmiş hayatlar varmış, eskiden varmış da şimdi var oldular. Bütün hainliğiyle tepemde dolanıyor üfürükler. O kapıdan girdiğimde, bir fırtına olup kulağıma fısıldanıyor korkularım. Neden sonra, neden sonra, neden sonra değişti inançlarım...
Şimdi yaşlanıyorum sanki, şimdi yanımdan geçen sesler hapsediyor anlamlarına beni. Sonra korkularım çalıyor kapıyı. Yok yok, artık kapı yok, korkularım ve dostları her zaman bedenimdeler.
Çok kızıyorum zamana, belkide hayata. Çok küsüyorum hayat sana, çok küsüyorum çok. Hayat çok küsüyorum zamana.
Hadi gece yeli ya da gündüz fırtınası ya da her neyse, al götür korkularımı, hadi yeni bir hayat bahşet bana....
gereksiz adam