15 Ocak 2011

SÜREKLİ KONUŞUP, HEP SUSUYORDU

Saçı kısa, aklı muamma cinsiyetsiz.
Güneşe bakan camın, sahte çiçeği.
Albenisi, güzelliği ve bütün sahteliğiyle
Soğuk, kibirli ve yalnız eski kaldırım çiçeği..

Sonrası yok, şuurun sorgulanmadığı zamanlarda üşüşen bu kelimelerin. Sabahtan beri, sabit olmayan aralıklarla aklıma düşen ilk cümlenin, zorla çekip ancak bu kadarını çıkartabildiği bir dörtlük. 

Günlerden cumartesiydi. Uzun zaman sonra evinin önündeki elektrik direğine takılan sokak lambası, gece bahçesine bahar havası verse de eski zamanları yakalayamıyordu. Son zamanlarda ki en büyük keyfi; sigarasını bu manzara karşısında içmekti. 
Ve hep şikayetçiydi;

Suskunum
Çok konuşuyorum
Mutsuzum
Çok mutluyum
Neden mutluyum?
Neden mutsuzum?

Baharın kendisi de gelse değişmeyeceğini bile bile, son zamanlarda ki en büyük keyfi; sahte bahar manzarasına karşı sigarasını içmekti. Sonrası alabildiğine konuşup, çok suskun hissediyordu kendini. Sonra eski hayalleri de yoktu, başka şehirlere gitmeyi istemez oldu çok zamandır. İçinde bulunduğu hali bilmiyordu ki beğenisi hakkında yorum yapıp, çıkış yolu arasın. 


Öyleydi işte; sürekli konuşup, hep susuyordu önceki yazısında ki gibi...

gereksiz adam