23 Eylül 2010

OLMAZ MI?

Malum zamanlardan kalma bu dinlediğim şarkı.
Anılarda kalan hayatları hayallerde, kelimelerde öyle eskittik ki,
En azından bu şarkının adı saklı kalsın bende,
olmaz mı?


gereksiz adam

16 Eylül 2010

ANCAK BİR KIŞ DAHA


Herkes yazmıştır sonbahara içli bir yazı. Mevsim de tam yazılmalıktır hani; sarı, hüzünlü... Sarıdan mıdır hüznü, terk edilişleri mi temsil eder bilinmez. Yapraklar ağaçlarını, çimler toprağını, doğa yazlık süsünü kaybeder ve kaybederken de görsel olarak güzeldir her şey. Belki de budur hüznün sebebi, terk edilişlerin göze gelen güzelliği. Bi hüzün vardır işte, kaynağı tarafımca netleştirilemeyen.

Neyse efem, asıl konu "bu sonbaharın benim üzerimde ki etkisi ya da etkisizliği". Çok zamandır benden uzak olan hüzün şimdi de, bu mevsimde de çalmadı kapımı. Yazın peşi sıra gelen serin hava daha çok çaresizlik hissi uyandırdı bende. Soğuk insana kendisini çaresiz hissettirir mi? bana hissettiriyor işte. "yeni ve yalnız bir hayat olmalı", "başka düzenler kurmalıyım", "sıradanlaşsa da ıssız adam olmalıyım" v.s. söylemlerle kendimi ait olduğum yere atma telaşıyla gelen bir çaresizliktir bu belki de ya da evet tam da öyle.

Bundan 1,5 yıl önce hayatımda herşeyi değiştirmiş ve yeni bir hayata başlamıştım(ocak/2009). Daha başladığım gün anlamıştım yanlışımı, daha başladığım gün gitmelerin peşine düşmüştüm. "Ancak bu yarım kış" katlanabilirim buraya diyordum. Sonra "ancak bir kış daha". İşte şimdi de böyle bir zamandayım, yine "ancak bir kış daha" diyorum, belki de olmayacağını bile bile. Bilen bilir mekanlarla değildir de derdim.........

Bir kış daha buralara katlanacağımın haberini veren bu sonbahar da bana hüznü değil çaresizliği getirecek, çok belli.


gereksiz adam


11 Eylül 2010

SEZEN' e...



Ucuz saldırılar, hakaretler ve antidemokratik yaklaşımlarla tarihte ''lale devri'' leylası olarak yerini alacak olanlar, sanatına rağmen tarihe siyasi duruşuyla adını yazdıranları karalasa ne karalamasa ne!


gereksiz adam

5 Eylül 2010

KIZMA

Şimdi bir sigara daha yakıp, derin bir nefes çekeceğim ciğerlerime; kızma. Eski zamanlardan kalma şarkılardayım yine...

Sonra belki bir sigara daha yakacağım. Eski bir Nazan Öncel ya da Sezen Aksu şarkısına eşlik etmek için dumanımla.

Bütün bu karmaşa arasında unuttum yokluğunu; kızma. Zaman o zaman değil, zamandakiler kavgalı, zamandakiler saygısız. İşte bu kavgada unuttum yokluğunu,kızma...

Bütün ihtiyaçlarını karşılayabilirdim, en ufak ayrıntısına kadar sorabilirdim yazacaklarımı sana; sesim titredi soramadım, kızma.

Şimdi belki bir kutu bira içebilirdim, sigarama ve yokluğuna eşlik etsin diye. Zaman o zaman değil, içemedim...

Şimdi bir şiir yazmak isterdim sana, çok zaman geçmiş unuttum yazacaklarımı; kızma...


gereksiz adam

...

Bir sanatçı da ülkenin tarihi ve kültürel eserleriyle ilgili yorum yapamayacaksa biz yandık!!!


gereksiz adam

3 Eylül 2010

HALKÇILIK

Halkçılık;

Bir toplumda genellikle kaderin belirlediği, sosyo-ekonomik olarak üst düzeyde bulunan bir zümrenin, kendi iradeleriyle belirlediği kuralları, sanki kendisinden alt tabakada bulunan halkın fikriymiş gibi onlara dikta etmesi değil, var olan toplumsal gruplar arasında ki eşitliği sağlamak için o toplumun da katkılarıyla oluşturulmuş kavramlar bütünüdür.

Buradan yola çıkarak, benim fikrimmiş gibi oluşturulmuş, benle alakası olmayan yaşam şartlarını bana zorla uygulamaya çalışmanızdan sıkıldım.

-Tarlada çapa yapanların da, bir barda efkar dağıtanın da aynı huzur ve mutlulukla yaşamasını istemek bu kadar mı garip?

-Ve yine aynı iki insanın, bir kaç ortak payda da buluşmasını istemek bu kadar mı ürkütücü siz burjuva takımı için?

Siz bayım, üzerinizdeki ''çakma halkçı gömleğiniz'' fena sırıtmış bilesiniz.



gereksiz adam