28 Ocak 2010

ŞİMDİ GİTMELİY(D)İM

Karanlık bir odadan, renkli, cafcaflı, ahlaksız, insani bütün duygulardan arınmış, garip bi dünyaya açılan kapı gibi bilgisayarım. Ruhumu bütün kirinden arındırmak için aldığım kararları, uygulayamayan aciz bir adam karşındaki. Her şeyi yakıp yıkası var aklımın, dünyanın zevklerinden sıyrılmak için herkesi, her şeyi hayatımdan atası var. Yapamıyorum, acizim...

Şimdi gitmeliyim insan içine karışmalı, kalabalıklarda kendimi unutup kaybettiklerimi aramalıyım. Şimdi gitmeliyim....

fakat,

gidemiyorum..


gereksiz adam

22 Ocak 2010

BALKANLARDAN GELEN SAFLIK

Heyecanla Balkanlar' dan ve dolayısıyla İstanbul' dan gelecek şiddetli kar yağışını bekliyorum. Çocukluk günlerimin en mutlu zamanlarıydı kışlar. Yolları temizleyen belediye işçilerine, yoldan geçen arabalara ve hatta kara basan insanlara bile kızardım kar ı bozdukları için...

Hani çocukluk saflık ya, hani kar çocukluk ya..işte şimdi bekliyorum Balkanlardan gelecek saflığımı...


(Ne çok şey değişmiş. Durup baktım da kendime, ne kadar uzaklaşmışım aslımdan, insani saflığımdan. Abartı değil, herkes gibi zamanla durağanlaşan, nasırlaşan duygu değişimidir benimki de... Kardan işte hepsi kardan.)


gereksiz adam


19 Ocak 2010

BEN ATTIM YEMİ

facebookta kimse eklemiyor beni durup dururken. en seksi fotolarımı koyuyorum ''bana mısın'' diyen yok...:((
................................
Sürekli marjinal olayım istiyorum. içim marjinelleştikçe dışım öküzleşiyor, dengeyi tutturamıyorum.
...............................
Blog camiasında eskisi kadar popüler değilim(!), ah nerde o parmakla gösterildiğim günler.
...............................
Eskisi kadar manalı yazılarım yok (burun kıvırma okuyucu, manalıydı benim eski yazılarım), hayat azıma zıctı afedersin, gelde manalandır kelimeleri.
................................
Suratım çöktü bu ara (sigarayı çok mu içiyorum ne), botoks yaptırsam gece aleminin ünlü erkek şarkıcıları kadar iğrenç olur muyum acaba.
................................
Adsl ve bilgisayarım ve dahi odam midemi bulandırıyor ama kaçıp kurtulamıyorum. beyaz atlı prenseslerde var mıdır dünyada, gelip beni kaçırsa evinin erkeği yapsa.. Olmadı, kurtulacaksam beyaz atlı prens gelsin ulan, ona da razıyım o kadar bıktım işte..
................................

İki dörtlük yazasım var bir tamam da ikincisi yemiyor bir türlü anla.
................................
Asosyallik mertebesini artık geçip, en azından ososyal olmak istiyorum fakat ''o'' mertebesine erişemiyorum bu ara
...............................
Dışarıda kar yağıyor lapa lapa.. lapa lapa kar yagıyor, yağıyor kar lapa lapa.
lapa
lapa
kar
la...
...............................
ya ya

aynen öyle

ben attım yemi,

sen olta da hopla...


gereksiz adam

18 Ocak 2010

UYKUDA

Gece asker oldu geçmiş zamanlar
Masum bir selam verdi şimdiye
Yol boyu uzandı zamansızlık
Bilinmez bi köyde son buldu muhabbet

Güneş esir etti uykuyu
Kabusunu geceye saldı
Kan revan içinde uyandı rüyadan
Gecenin etkisinden kurtulamadı


gereksiz adam

16 Ocak 2010

BENCE ARTIK SENDE HERKES GİBİSİN

Ben sabitleyemedim dürüstlüğü insan ilişkilerinde en orta yere.

Aşkta yalan yoktu

ama aşk yalan oldu...

Durup vakit ayırmalı aşka, durup emek harcamalı, el bebek gül bebek beslemeli onu, gereksiz yere harcamamalı...

yalan yok değil mi?

yalan yok değil mi?

her yer yalan değil mi?

her aşık yalancı değil mi?

(vaktiniz varsa şu şarkıyı dinleyin olmaz mı?)


gereksiz adam


14 Ocak 2010

BLOGUMU KINAMA KAMPANYASI

Blogumun bi alt yazıya yaptığı haksızlığı kınar, yasakçı bi bloğa sahip olduğum için kendimden utandığımın altını çizer, ''hadi be ordan blog, dibin çıkmasın'' nidalarıyla bloğumu ötekileştirdiğimi siz değerli okuyucularıma saygılarımla iletirim.

(kampanyama destek vermek için sizlerde bloğumu 1 dakikalığına dışlarsanız memnun olurum)


gereksiz adam

ÇOKTAN (...) SEÇMELİ

Çok benzer zamanlardı. Sokak ortası fantazisini olağanlaştırmaya çalışıyorduk sanki. Sanki aşkı sessizce, kendi içimizde yaşıyorduk karşılıklı. Ahlaksızlıklarımız bizi yorduğunda, aşkla değil, pişmanlıkla bakıyorduk birbirimize. Oysa aşktı bunun adı biz lekelemeden önce.

Aynı zamanda düştük yollara, aynı yol ayrımında kesişti yollarımız. Dibine vurduk hayatın devamında sanki, dünyayı tersine döndürdük karanlıklarda...

Ve sen daha zayıftın , ve sen daha insandın, henüz resmi üniformalara bürünmemiştin. Vurdulu kırdılı karmaşık ilişkiler ağını örüyorduk farkına varmadan, farkına varmadan harcıyorduk birbirimizi.

Farkına varmadan pişman olmayı öğreniyorduk, öğrendikçe ahlaksızlaşıyorduk, ahlaksızlaştıkça harcanıyorduk...

Şimdi hiç pişman olmadan, en ahlaksız halimizle bittik...

Sahi aşkı ne lekeledi?

a)...
b)...
c)...
d)hiçbiri


gereksiz adam

10 Ocak 2010

AŞK TENLERİN SEÇİMİYMİŞ

Siz beni yanlış anladınız. Kendimi kandırmaktı amacım, adınızı silerken yazılı bütün defterlerden. Böyle gövde gösterisi yaparım bazen kendime, siz alınmayınız. Yoksa bakın hala sizi düşünüyorum şu saat itibariyle. Anlayın işte kalbe yazılanlar silinmiyor bir çırpıda defterdeki gibi...

Pardon satır başı yapmam lazım, aksi halde bıraktığın yerde bulursun beni...

Sezen yapmış yine yapacağını Mustafa Ceceli' nin albümünde. Hele ''tenlerin seçimi'' şarkısının sözlerini sorma gitsin. Sen Sezen' i severmiydin, çok zaman oldu unutmuşum. Dinleyeceksen ''söz veremem' şarkısını da dinle. Öyle bitmişti her şey bizde de, hatırlarsın...

Sonra şu blogta gördüğüm yazı (bık bık bık bık) ne güzeldi, okumak ister misin? Yok yok benden güzel yazıyor, ''sen gibi yazıyorsa istemem'' deme, ki bizimkisi kendi halinde takılmak. Adam yazmış, aynadaki aksini siper edinip yazmış işte, lütfen okur musun?

Hala ceceli çalıyor, ''neredeyse inanmazdım, aşk tenlerin seçimiydi'' nerden bulunur bu sözler, nasıl bir yetenektir... Şimdi ''kaydı yayınla'' deyip 30 dakika daha aralıksız bu şarkıyı dinleyeceğim. Şayet denk düşerse; ayrı mekanlarda, aynı zamanda ve umarım aynı hayallerle dinleriz, olmaz mı?

Kendine hala iyi bak, arada kızıp kötü kelimeleri kendime dost edinip, sana çattığıma bakma. Hatta kendine hep iyi bak...


gereksiz adam/09.01.2010

9 Ocak 2010

TEKEL İŞÇİSİ-İŞSİZ ÜNİVERSİTE MEZUNU

Giriş

Yıllarca okudum. İki yıllık bir üniversite sonrası, bir de fakülte bitirdim. Belki kaçmak için hayattan belki de başka bir şey bilmiyorum ama okudum. Sonra askere gittim, bir kaç yıl işsiz kaldım ve var gücümle Kpss ye hazırlandım, öğretmen adayıydım ama devlet bölümümde kadro açmadı yıllarca (hala açıldığı yok ), velhasılı tabir-i caizse bir tarafımı yırtarak 27 yaşında memur oldum. Öğretmen olamadım tabi.

Ana konu

Şimdi Tekel işçileri eylemde. Ne için? Yıllarca benden daha rahat girdikleri Devlet Kadrolarında ki Krallıkları sona erdiği için. Maaş bordrolarını gösteriyorlar, bahsedildiği kadar yüksek olmadığını kanıtlamak için. Üç ayda bir aldıkları ikramiyelerinin, odun, kömür yardımlarının v.s. de bordrolarını gösterebilirler mi bir zahmet.... Şimdi devlet ne diyor; ya 4-c kapsamında devletin diğer kurumlarına geçirelim sizi ya da tazminatlarınızı verelim işten ayrılın. Hangi işten; yıllarca ''devletin malı deniz yemeyen .... '' mantığıyla gereksiz sayıda kişinin doldurulduğu, hantallaşmış, iş yapmayan devlet kurumlarından ki ''çalışan'' pozisyonda ki görevlerinden ayrılmaları için... Karşı taraf her halükarda ''hayır'' diyor.. istiyorlar ki, 4-c kapsamında çalışanların hakları düzeltilsin.. peki düzeltilsin ama geçmişte sizin refahınızı uzaktan seyredenlerin o zaman ki haksızlıkları da sizden alınıp düzeltilsin, olur mu?

Kimse istemez birileri işsiz kalsın, haksızlığa uğrasın ama aynı eylemciler yüklü maaşlar aldıkları dönemlerde hangi haksızlığa karşı eylem yapmış, kimin hakkını aramış merak ederim... Yıllarca ''işçi'' tabiri bir taraf siyasiler tarafından kullanılmış, kullanıldıkça hakları iyileştirilmiş ama kalanları düşünen çokta olmamış...

Velhasılı bugün devletin bu eylem karşısında ki duruşunu onaylıyorum. Kim ne derse desin. Bu ülkede yıllarca eğitim görmüş, üniversite bitirmiş ama işsiz gezen bi ton insan var ve bu insanlar, bugün ilk-orta en fazla lise mezunu işçilere sunulan önerileri (4-C) havada karada kabul etmeye hazır... Ben yanacaksam o gençlere yanarım, işsiz oldukları için ne eylem yapabiliyorlar ne de önlerine tazminat ya da 4-C diye bir seçenek sunuluyor...

Sonuç

Kimse kimseyi havuza atmasın, orantısız güç kullanmasın ama kalanlar da hep bana hep bana demekten vazgeçsin...


gereksiz adam

(Kaldırılan ''Aşk Tenlerin Seçimiymiş'' yazısı sonraki tarihlerde eklenecektir.. Olay çıkartmanıza, kitleleri harekete geçirmenize, eylemlere, kendinizi zincirlere vurmanıza, ''yazımızı isteriz'' sloganlarına gerek yok arkadaşlar..:))

5 Ocak 2010

DEĞER KAYBI

Sıkıca sarıldığım bazı değerlerin yakasını bıraktım şu ara. İnanır mısınız biraz daha keyifliyim.

Ve sırf bu yüzden, kelimelerle olan iletişimim de koptu...


gereksiz adam