10 Aralık 2010

3+1 AS

Yağmurlu bir cuma. Remla ile tartışmamıza ve nihayetinde anlaşmamıza konu olan meteorolojinin, açıkladığı gibi ilerliyor her şey. Akşama doğru atıştıran kar damlalarına, geçmiş zamanlarda duyduğum hayranlığı, özlemi duymadığımı hatta ilave baş ağrılarıyla camdan dışarı baktığımı fark ettim ve anladım ki zaman geçtikçe doğayı süsleyen doğa olaylarına da alışmış, onları da sıradanlaştırmışım. Kar her yeri kapladığında ne olur, ne değişir bilmiyorum ama, yine de sıcak bir odanın camından, lapa lapa yağan karı izlemekten bıkacağımı sanmıyorum.

Böyle havalarda pek severim kahve, sigara ve müzik üçlüsünü lakin uzun zamandır bu gibi girişimlerim olmuyordu, olamıyordu. Bir yerlere odaklanmak şu ara harcım değil gibi. Kar damlalarını sıradan karşılamaya başlayan ruh halinin yansıması bütün bunlar. Alışmak belkide... Sihirli ya da sihri bozan kelime budur belkide; alışmak(daha önceden altını çizmiş miydim acaba?)...

Ne diyorduk, bu üçlüye takılmayalı uzun zaman oldu(en azından geçmiş zamanalrdaki gibi takılmayalı). Dün gece herhangi bir radyoda peşi sıra çalan, 90' lar nostaljisi damar şarkılar (kendi damarım hocam) ah edip vah etmeme vesile oldu. Beni harap ve bitap ettiği anlayacağın. O zamanlara döndük ister istemez fakat saat itibariyle üç as' ı bir araya getiremedik. İşin özü, dün yarım kalan üçlü hüzün dalgasına, kar damlalarını da ekleyip yerle yeksan geçireceğim cumayı, sizleri de beklerim efem...

Ve günün anlam ve önemine binaen bi O. Veli şiiri ve hasından şu şarkı sizlere, buyrunuz...

gereksiz adam

GÜZEL HAVALAR

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.

O. Veli