28 Kasım 2010

38 DAKİKA

04:21

Çok isterdim, sokak lambasından seçtiğim yoğun sise karşı içtiğim sigaranın tadını anlatabilmeyi. Dağlardan gelen, saf kokulu şarkılarla seyre daldığım geçmiş zamanların getirdiklerini ve aklımda beliren anıları, en süslü kelimelerle betimleyebilmeyi...

En çok bu zamanlarda özenirim Rus yazarlara. Emrine amade kelimeler sanki, nasıl da bir kaç sayfada somutlaştırıp, zihnimizde canlandırırlar yaşadıklarını, anlamak zor.

Çok isterdim canına yandığımın dünyasında bi kalemde meramımı anlatabilmeyi. Okuyanın sayfalarda ilerledikçe kalbime, aklıma girip beni anlamalarını.

Her şey ağır geliyor, tadını çıkartamıyorum akıp giden zamanın. Akıp gitmesi bile yetiyor bana, zor geliyor işte, yaşamak zor geliyor bana arkadaş.  Anlayarak hissederek okumak yeter belki de. Çok kelimeye, durmadan çabalamaya gerek yok işte; Yaşamak zor...

.....................

Hep özlüyorum, neyi özlediğimi bilmeden, bilmediğimin yerine dağı,taşı, onu, bunu koyup özlüyorum. Hep bir şeyleri özlüyorum ben arkadaş, aynaya bakıp yirmili yaşlarımı özlüyorum, sonra seni, sonra o zamanlar yaşadığım şehirleri...  O zamanlar yaşadığım şehirlere gidip arıyorum; yoluna, suyuna, evine, bahçesine bakıyorum, bulamıyorum, dindiremiyorum özlemimi.

Bu gece biraz daha dokunaklı kelimelerim olsun istiyorum, biraz daha karanlığına dalıp aklımın, en acıklı hayatlar ve eskilerden kalma bir iki şarkıyla çıkmak istiyorum yüzeye. Bu gece dibine kadar özlemek istiyorum...

Zaman geçtikçe susuyorum, hiçbir şey manalı gelmiyor, susuyorum  susuyorum. Sonra iki satır yazıyorum, yazdıklarımdan utanıyorum. Az önce içtiğim sigaranın hatırına bugün astarını kaldırdım yüzümün, gerçeğime biraz daha yaklaştım belki, ama çoğumu saklıyorum...

Zaman geçtikçe yaşamak biraz daha zor geliyor bana arkadaş ve ben zaman geçtikçe susuyorum...

04:59

38 dakikada biraz daha anlatabilmeyi isterdim kendimi, biraz daha kanıtlamak isterdim özlemlerimi ama yine olmadı...


gereksiz adam