4 Temmuz 2010

PAZARKÜSÜR

facebook dili, twitter dili, blogger dili....
garip dünyalar. Tanıdıklarımı tanımadığımı anlattı bana ya da tanıdıklarım da kendilerini tanımamışlar. Bunu da bana anlattı, tanıdıklarıma anlattı mı bilemiyorum...

Fenerbahçe' de şampiyon olamadı. Arjantin ve Brezilya elendi. ''Oysa Arjantin alır ulen'' diye ahkam kesiyordum, çok anlayanlardanmış gibi.

Sezen albüm yapmadı bu yıl, konser de vermedi ki görüp hasret giderelim. ''yürüyorum düş bahçelerinde'' ki 20 küsür şarkı da kesmedi beni. Sezen' den çakkıdı ya da lale devri ve hatta unutamam dinlemeyi hiç hayal etmemiştim. Pardon, Uslanmadım, Muhabbet Kuşları, Söz bitti v.s. de olmasaydı halimiz nice olurdu.

Yıllık iznimin bir kısmı olan oniki günü kullanmaya başlıyorum pazartesiden itibaren. Eski zamanlarda büyük mutluluk duyduğum bu zamanlar şimdi bi yalnızlığa itti beni. ''İznimi yarıda kesip işe mi başlasam?'' diye sorar oldum kendime. Düşün daha izin başlamadan.. Böyle başlayacak, iznin son günleri ''pöfff, yine izin bitti'' ruh hallerine gireceğimi gayet iyi biliyorum.

Sonra izin denince akla gelen tatil, tatil deyince akla gelen akdeniz sahilleri hiç çekmiyor beni. Hatta bu durum ''arabesk'' geliyor desem yeridir. Başka bir şeyler yapmalıyım, karadeniz' i gezmek olabilir mesela ama onu da canım çekmiyor, hem bir aydır araba kullanan biri olarak bu yolculuk ne kadar sağlıklı olur bilmiyorum. Otobüsler mi?

pöfffff....

Bel problemim ''yaşlanıyorsun lan'' diyor. Bel mi problem onu da çözmüş değilim. Aslında beni kaplıcalar paklar, en yakın kaplıcaya gidip tatilimi bu şekilde değerlendirmek en güzeli olur kanımca, kanınca, kanlarınca...

Her şeye şükrediyorum aslında ama düşünüp içimde havai fişekler patlattığım bir hayalim yok, kalmadı. Bu da beni manyaklaştırıyor. Bir işe gövdesiyle dalan, dalarken yüzünde güller açanları görünce kıskanmamak, imrenmemek mümkün olmuyor....

Neyse işte, pazar bugün. Tek tesellim pazartesi sendromum yok diyeceğim fakat cumadan üstüme üstüme gelen ''yalnızlık duygusu'' az daha beter bir hissiyat ne yazık. Üstelik insansızlıktan değil benimkisi, tabikisi, bu sefer fena foka bastımkisi... (çok kötü)

Sigara, kahve, Sezen, pazar... iyidir iyidir...


cem